Öncelikle tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutluyor, tüm öğretmenlerimize sağlıklı uzun bir ömür ve görevlerinde başarılar diliyorum.
1980’li yıllarda Manisa merkeze yakın bir köyde öğretmenlik yapan birisi ders çıkışı il merkezine gelir. Bir dükkâna girerek alışveriş yapar.
Kasada parayı ödemek için elini cebine attığında rengi bembeyaz olur.
Cebinde cüzdanı yoktur. Ders çıkışı alel acele dolmuşa yetişmek için pantolonunu değiştirmiş, cüzdanı, çıkardığı pantolonda kalmıştır.
Mahçup bir tavırla durumu anlatır ve ‘ aldığım mallar sizde kalsın. Yarın gelip alayım’ der.
Dükkân sahibinin oğlu müşterinin yüz ifadesinden, bu kişinin yalan söylemediğine kanaat getirir, kim olduğunu ve nerde oturduğunu dahi sormadan “Malları al paryı yarın verirsin” der
Akşamleyin dükkânın sahibi yaşlı adam iş yerine uğrar ve oğlundan o günkü alış verişi hakkında bilgi alır.
Öğlu babasına o günkü alış veriş durumunu anlattıktan sonra.
“ Az önce öğretmene benzeyen birisi dükkâna gelip alış veriş yaptı. Parayı ödeyeceği sırada elini cebine attığında cüzdanını evde unuttuğunu malların dükkânda kalmasını, yarın akşamüstü parayı getirdiğinde alacağını söyledi. Ben de “ parayı yarın verirsin” diyerek malları alıp götürmesini söyledim der.
Ertesi günü akşam saatlarinde öğretmene benzeyen kişi nefes nefese dükkâna girer, ödemesini yapar ve dünkü hareketi için özür diler.
Baba öğretmene benzeyen kişiyi oturtturur. Birer kahve ısmarlar ve o kişinin merkeze yakın bir köyde öğretmen olduğunu öğrenir.
O yıllarda kılık kıyafetinden, hareketlerinden bir kişinin öğretmen olup olmadığı rahatça anlaşılırdı.
Günümüzde ise kıyafet serbestliğinden sonra saçı sakalı birbirine karışmış, aylarca ütü yüzü görmemiş elbiselerle, kılık kıyafetiyle öğrencilere örnek olamayan öğretmenler çoğaldı.
Uzaktan bakınca o kişinin öğretmen olup olmadığı anlaşılmazken liselerde daracık taytlar, dekolteler ve mini eteklerle derse giren bayan öğretmenleri dinleyen blüğ çağındaki gençlerin derslere nasıl yoğunlaşacağı da ayrı bir sorun.
Kalın sağlıcakla.