Çanakkale, yok olmaya mahkûm edilen bir milletin, var olma mücadelesini kazandığı büyük bir başarıdır.
Çanakkale, Türk milletinin ölüm kalım savaşıdır.
Çanakkale, Kınalı Kuzuların aslana dönüştüğü yerdir.
Çanakkale, başlı başına bir destandır.
Çanakkale, Manisa’nın nüfusu kadar insanin şehit verildiği bir kahramanlık destanıdır.
Çanakkale, Galatasaray Lisesinin 15- 16 yaşlarındaki fidan misali öğrencilerinin okul sıraları-nı bırakarak cepheye gidip tamamının şehit olduğu bir ibret vesikasıdır.
Galatasaray Lisesi öğrencilerinin şahadetinden dolayı mezun vermediği bir ibret destanıdır.
18 Mart 1915 sabahı boğaza giren İngiliz ve Fransız filolarının ilk çatışmada mevcutlarının yüzde otuz beşini kaybettikleri kahramanlık öyküsüdür.
Çanakkale, İngiltere ve Fransa’nın, Almanya ve Avusturya’nın yanında yer alan Osmanlı İm-paratorluğu’nu saf dışı ederek İstanbul’u alıp, boğazları aşmak ve yıkılmak üzere bulunan Rusya’yı kurtarmak ve İttifâk kuvvetlerinin batıya yığılmasını önlemek amacıyla giriştiği bir intihar denemesidir.
Çanakkale, Ruslara silâh ve malzeme yardımı yapmak, Süveyş Kanalı ile Hint yolu üzerinde-ki Türk baskısını kaldırarak, savaşa katılmak istemeyen Balkan devletlerini kendi saflarında savaşa çekme arzularının kısmen gerçekleştiği yerdir.
Çanakkale, karşılarında vatanı için canını seve seve vermeye, şehit olarak Allah’ın huzuruna çıkmaya can atan Mehmetçik’i hesaba katmayan gafillerin hesapsızlığının bedelini çok ağır ödedikleri mübarek bir yerdir.
Çanakkale, sömürgecilerin kendi vatandaşı yerine sömürge ülkelerinden getirdiği gençleri, yakıtı kan ve barut olan ateşe attığı bir cehennemdir.
Çanakkale, Türk askerinin, Çanakkale’nin geçilmez olduğunu ispatlayan er meydanıdır.
Çanakkale, Mustafa Kemal Paşa’nın kahramanlaştığı, Kurtuluş Savaşı başlangıcında Türk Milletinin ümidi olmasını sağlayan bir umut ocağıdır.
Çanakkale, bu topraklar üzerinde özgürce yaşıyorsak, bağımsız bir devlet kurmuşsak bunu borçlu olduğumuz şehitler ocağıdır.
Çanakkale’de kanını akıtan, canını veren atalarımıza layık olaya çalışan bir torunları olarak onları saygıyla, minnetle ve rahmetle anıyorum.
Büyük üstat Mehmet Âkif Ersoy’un şu dizeleri ile onlara şükranlarımı sunuyorum.
Vurulup, tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna ya rab ne güneşler batıyor.
Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker,
Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın
Gömelim gel seni tarihe desem sığmasın.