Vatandaşın büyük ümitlerle beklediği BAĞKUR ve sigorta arasındaki prim eşitsizliği hala çözülmedi. Bugün dediler, bayramdan önce dediler, bayramdan sonra dediler ama maalesef tık yok. Ülke olarak garip bir eşitsizliğin içinde yaşıyoruz. Aynı toprağa bastığımız, aynı bayrağın altında yaşadığımız halde emeklilik söz konusu olunca sınıflara ayrılıyoruz. Kim bu sınıflar? Sigortalı çalışanlar ve diğerleri, Yani esnaf ve çiftçiler.
Sigortalı bir çalışan 7200 prim günüyle emekli olabiliyor. Peki, esnaf ve çiftçi? Onlara reva görülen tam 9000 gün! Ne demek bu biliyor musunuz? Her gününü çalışarak geçiren bir insanın, sırf kendi işinin patronu olduğu için devlet tarafından cezalandırılması demek. Bu kabul edilemez. Bu sadece adaletsizlik değil, düpedüz zulüm!
BAĞKUR'lu esnaf ve çiftçi 9000 bin gün prim ödüyor. Sigortalı biri ise 7200 gün prim ödüyor.
Hadi gelin bir hesap yapalım:
1800 GÜN, 540 BİN TL, 5 YIL DAHA GEÇ EMEKLİLİK
9000 - 7200 = 1800 gün fazla
Günlük BAĞ-KUR primi ortalama 300 TL 300 x 1800 = 540.000 TL fazladan ödeme, artı olarak 5 yıl daha geç emeklilik. Bunun adı nedir? ADALETSİZLİK
3000 ESNAF VE ZİRAAT ODASININ DİLİ Mİ TUTULDU? NEDEN AÇIKLAMA YOK
Bu kadar bol odanın olduğu yerde insanın sesinin çıkmaması normal değildir. Ya koltuğunu çok seviyordur ya da ona bağlı esnaf ve çiftçi umurunda bile değildir. Bir de bu odaların binlerce üyeleri mevcut. Ama yukarısı çok ilgili olmadığından vatandaşlarda maalesef derin uykuya dalıyor.
Türkiye genelinde yaklaşık 2.992 esnaf ve sanatkâr odası, her ilde 82 oda birliği ile aktif gibi gözüküyor. Bir tarım ülkesi olarak çiftçinin sesi olması gereken ilçe bazlı sayısız ziraat odası da var. Ama gerçek ne? Bu odalar, yıllardır üyelerinin haklarını savunmak yerine susmayı tercih ediyor.
Oysa soru basit: Hangi esnaf odası tek bir açıklama yaptı, üyelerinin yanında durdu? Hangi ziraat odası çiftçinin yanında oldu; 9.000 gün prim adaletsizliğine karşı çıktı? Peşlerine düştükleri tek şey oda aidatları. Her gün atılan aidat borçlarından başka bir şey değil.
MANİSA’DA 109 ODA BAŞKANI, 10 VEKİL VAR AMA PRİM HAKSIZLIĞINDA YOKLAR
Vekillerimizin hepsi Manisa halkının seçtiği, güvenilir, bilgili ve donanımlı elit insanlardır. Hepsinin Manisa için elinden ne geliyorsa yapacağına inanıyorum. Manisa, Türkiye’nin en büyük tarım ve sanayi şehirlerinden biri. Çiftçisiyle, esnafıyla, işçisiyle üreten, çalışkan, dirençli bir şehir. Ama Meclis’te bu şehrin sesi olması gereken tam 10 milletvekili var ve bu 10 vekilin 10’u da prim haksızlığı karşısında suskunlar.
Esnaf 9000 gün primle emeklilikte adaletsizlik yaşıyor. Çiftçi, artan girdi maliyetleriyle üretimden çekiliyor. Kepenkler kapanıyor, tarlalar boş kalıyor. Ama bu vekiller, sanki başka bir şehrin, başka bir halkın temsilcisiymiş gibi susuyorlar. Vekillerin görevi halkı temsil etmekse, sizin göreviniz de halkın taleplerini onlara taşımaktır. Ama siz yıllardır “koltukta kalayım da yeter” anlayışıyla hareket ediyor, Meclis’e dosya götürmüyorsunuz. Halk size güvenip aidat ödüyor, derdini size anlatıyor. Ama siz ne yapıyorsunuz?
Soruyorum Manisa milletvekillerini arayıp kaç kere bu adaletsizliği konuştunuz? Kaçınız Ankara’ya gidip "Bu 9000 gün zulmü bitsin" dedi? meclise dosya götürmeyi, sorun taşımayı bile çok görüyorsunuz.
Şimdi yüksek sesle sorma zamanı:
9000 gün prim, 5 yıl geç emeklilik, 540 bin TL fazla ödeme… Bu sizce adaletli mi?
