Yenilik Partisi Manisa Milletvekili Adayı Arslan'dan Kalp Krizleri ve Deprem Çıkışı!

Manisa'da Jeoloji Mühendisi, aynı zamanda Yenilikçi Parti (YP) Manisa 1.sıra milletvekili adayı Ender Ragıp Arslan mevcut hükümetin ve küreselcilerin planları üzerine yaptığı açıklamalarla dikkat çekiyor.

MANİSA-SEÇİM 1.05.2023 22:04:00 1537 0
Yenilik Partisi Manisa Milletvekili Adayı Arslan

 

 

 

Manisa'da Jeoloji Mühendisi, aynı zamanda Yenilikçi Parti (YP) Manisa 1.sıra milletvekili adayı Ender Ragıp Arslan mevcut hükümetin ve küreselcilerin planları üzerine yaptığı açıklamalarla dikkat çekiyor.

Daha önce de farklı şehirlerde gerek tek kişilik mücadelesi ile, gerekse sivil toplum kuruluşları (STK) ile beraber açtıkları standlarda dikkat çeken Ender Ragıp Arslan bu sefer Manisa Fay hattı, Covit-19 için yapılan ruhsatsız aşılar ve İklim krizi üzerine yaptığı açıklamayla ilginin ve merakın odağı oldu.

Arslan yaptığı açıklamada şunları söyledi;

Kıymetli Manisalı Hemşehrilerim, Yüce Türk Milleti, Yenilik Partisi Manisa Milletvekili Adayı olarak karşınızdayım. İsmim Ender Ragıp ARSLAN. Konuşmama başlamadan önce tüm emekçilerimizin 1 Mayıs İşçi Bayramını kutluyorum. Bu anlamlı günde işçilerimizi, emekçilerimizi, vatandaşlarımızı, hepimizi ilgilendiren önemli konulardan bahsedeceğim. Bu konular da şahsımın siyasete girme amacıdır ve siyaset araç, fikir ve mücadelemiz amacımızdır. Bugün başlıca iki önemli gündem maddemiz var. Birincisi konuşulmayan gündem; kalp krizleri. İkincisi unutturulan gündem; deprem. Birinci gündem maddemiz ile artık siyasi arenada hiçbirşey gizli kalmayacak...
Ülkemizde ve dünyada önemli bir süreçten geçiyoruz. 

Temeli eskilere dayanan kontrol edilebilir az nüfuslu Yeni Dünya Düzeni’ne geçiş süreci. Dünya Ekonomi Forumu Başkanı Klaus Schwab’ın dediğine göre pandemi döneminde bu süreç hızlanmış ve covid-19 pandemisinin de bir fırsat olduğunu 2021 yılında basılan kendi kitabında yazmıştır. Pandemi döneminde ülkemizde güvenilmeyen testler ile iki yıl boyunca pozitif veren hastalara avuç dolusu ilaçlar verildi, iki yılın sonunda da hiçbir özürde bulunmadan ilaçlar kaldırıldı. 

Sonraki birkaç ay içerisinde de ölüm oranları düşüşe geçti. Medyaya çıkardıkları belli sayıda ve belirlenmiş hekimler ile ve Sağlık Bakanının açıklamaları ile, insanlar, ruhsatsız aşılara davet edildi. Geçtiğimiz günlerde Dr. Ender Saraç, katıldığı bir televizyon programında yeni nesil aşılardan sonra kalp krizlerinin, pıhtı vakalarının inanılmaz derecede arttığını, yeni bir terim olan turbo kanser ile de bir anda son evreye ulaşan kanser türlerinin ortaya çıktığını açıkladı. 

Prof. Dr. Yusuf Kalko, yayınladığı bir video ile, özellikle korona aşısı olanlara seslenerek, insanlara düzenli kalp kontrollerine girmeye çağırdı. Uğur Şahin ile Özlem Türeci İngiltere’ye kaçtı, Almanya’da bu aşılardan kaynaklı hasar görenlerin dava açtıkları ve hatta Alman Hükümetinin tazminat ödemeyi kabul ettiği haberleri birkaç medya ve haber sitesinde yayınlandı. Şuan ekranlarda “pandemi döneminde mecburen vurulmak zorunda kalındığı, şimdi de yan etkilerinin ortaya çıktığı” intibası veriliyor. 

Bu yan etkiler yeni keşfedilmiş, yeni öğrenilmiş havası yaratılmak isteniyor. Bir televizyon kanalı pandemi dönemi başlarında “Aşının yan etkisi mutluluk” dedi, 58 milyon insan aşılandıktan sonra da bu aşılardan dolayı kalp krizlerinin ve pıhtı vakalarının arttığını haber yaptı. Halbuki 2021’de toplu aşılamanın başında Op. Dr. Bilgehan Bilge, bu aşılar ile kalp krizlerinin, pıhtı ve beyin kanamalarının artacağını, bağışıklık sistemi sorunları olacağını ve bir anda 4. Evreye ulaşan kanser vakalarının görüleceğini söyledi. Ancak birkaç yerel kanalda kendisine yer verdiler. Yine Prof. Dr. Serhat Fındık, çocukların aşılanması gündeme geldiğinde kendi oğlu için “gerekirse eğitim hayatını sonlandırırım, yine de aşılatmam” açıklamasını yaptı. Bir Profesörün yaptığı bu açıklama yeni nesil aşıların ne derecede tehlikeli olduğunu ifade etmeye yeterli değil miydi? Serhat Fındık hocamız, kalp krizlerinin artacağına, ölümcül yan etkiler olacağına yine aşılamanın başında dikkat çekmek istedi. Ama hiçbirini önemli medya kuruluşları yayınlamadı. Dr. Ümit Aktaş’a bir iki kez medyada yer verildi. Prof. Dr. Canan Karatay, medyadan sansür yedi. Op. Dr. Abdulkadir Geylani Şahan, sesini duyuramadı. Twitter hesabında yüzden fazla seride tek tek yan etkileri açıkladı. Nasa’dan emekli bir mikrobiyoloğumuz, Doç. Dr. Neva Çiftçioğlu’na bu medya ve hükümet kulak vermedi. Daha ismini sayamayacağım birçok hekim, aralarında Prof. Dr. Mustafa Öztürk, olası kanser dalgasından bahsetti. Bu insanların seslerine ses ve sözcü olmak istedik. 

Onlarla birlikte biz de sansür yedik. Kendi çevremiz ile bu iddiaları paylaşabildik. Bilim bilim dediler, bilim insanlarımıza söz hakkı vermediler. Bilim adamından kasıtları Bill Gates’in adamları oldu. Bill Gates 2010 yılında TED Konferansında, gezegenimizde iklim değişikliği gerçekleştiğini ve sebebinin insan kaynaklı karbondioksit olduğunu, aşılar ile de insan nüfusunu azaltabileceklerini söylüyordu. Bugün kovid aşısı firmalarının ve dünya sağlık örgütünün sponsorluğunu yapıyor. Ülkemizde bu konu ve küresel projelerle ilgilenen, bünyesinde liyakat sahibi, bilgili insanların bulunduğu dernek, platform ve topluluklar kuruldu. Başkanlarının veya sözcülerinin Meclise çağırılmaları ve söz hakkı verilmesi, bu insanların söylediklerinin dinlenmesi ulusal güvenliğimiz için gereklidir. Neden bugüne kadar kulak verilmediğini anlamak mümkün değil. Onlar mı bu vatanın evlatları değil, Meclistekiler mi değil?
 

Bahsetmeden geçemeyeceğim diğer bir hekim, Malatya’dan Uzman Dr. Orhan Kara. Gerçek Covid-19 isminde bir kitap yazdı ve yerel basında demeç verdi. Demecinde ölen insanların yanlış tedavi ve yanlış tanı sebebiyle öldüğünü açıkladı. Basındaki ifadesi şu şekildedir; “Favipiravir denen 8+8 ilacın tesirlerini kitabımda bahsettim. İlacın yan etkilerini biz, hastalık zannettik.” Bu ifadeye göre Bakanlığın uygulattığı tedavi rehberi ile, tedavi edilebilecek hastalar da mı hayatlarını kaybettiler ve kayıtlara korona ölümü olarak geçti. Pandemi dönemindeki vefatların, verilen ilaçlara yönelik mümkünse otopsileri yapılsın. Avuç dolusu içirilen ilaçların ölümlerde etkisinin olup olmadığı ortaya konulsun. Toplu ruhsatsız aşılama dönemi sonrası, Doktorların bu açıklamalarına istinaden, kalp krizi, beyin kanaması, pıhtı ve turbo kanser vakaları sonucu kaybettiğimiz insanların da Almanya’da yapılan usülde otopsileri yapılsın ve mRNA etkisinin olup olmadığı ortaya çıkarılsın. Sağlık Bakanı ile bilim kurulu üyelerine derhal soruşturma açılıp soruşturma süresince yurt dışına çıkış yasağı getirilsin. Sağlık Bakanının Yüce Divanda yargılanması için mecliste gerekli olan bütünlüğün, söz konusu sağlık olunca, ki vekiller ve aileleri de sağlık riski altında olabilir, gerekli imza sayısına ulaşarak sağlanması daha mümkündür. Sadece iktidar ve Sağlık Bakanı değil, muhalefet partileri de yaptıklarının farkında ve sessizliğe büründüler. CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşçıer, pandemiden önce 2019 yılında çocukların aşılanmasında ebeveynlerin rızasının aranmamasına ve zorunlu olmasına yönelik kanun teklifi sundu. Pandemi döneminde CHP iktidarda olsa idi, ruhsatsız aşıların çocuklarımıza yapılmasını zorunlu mu kılacaklardı? Bugün Dr. Ender Saraç’ın bahsettiği sağlık sorunlarını çocuklarımızda görüyor olmayacak mıydık? Yine pandemi döneminde CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu katıldığı bir televizyon programında, iktidardan sağlıkla ilgili yetki isteyerek herkese bu ruhsatsız aşıları kendilerinin yapabileceklerini söyledi. 

 

İyi Parti Genel Başkanı Sayın Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Sayın Karamollaoğlu, aşılama kampanyasına destek çağrısında bulundular. Bugün vekil adaylarının ve il/ilçe başkanlarının en çok kalp krizi geçirdiği bir seçim öncesi yaşıyoruz. Kendi parti yöneticilerinin bile bozulan sağlıkları ile alakasız partilerin, vatandaş umurlarında olur mu? Sessizliklerini kabahatlerinin farkında olmalarına bağlıyoruz. Milletimizin başına gelenler, ya liyakatsiz ve bilgisiz yöneticilerin ya da küresel işbirliğinin sonucudur.
Neredeyse her gün asker, polis veya sağlık çalışanları kalpten rahatsızlanıyor veya vefat ediyor. Op. Dr. Bilgehan Bilge daha orta ve uzun vadeli etkilerden bahsediyor. Dr. Ender Saraç vakaların daha da artacağını söylüyor. Ülkemizde ivedilikle ruhsatsız aşıların yan etkilerinden insanlarımızı korumanın ve kurtarmanın yolları araştırılmalıdır. Bunun için ulusalcı, milli ve insani duygulara sahip erdemli hekim ve bilim insanlarından oluşan araştırma kuruluna ihtiyaç vardır. İleride neler ile karşılaşacağımızdan emin miyiz? Bunun küresel çaplı bir biyoterör saldırısı olmadığından emin miyiz? Bu konu sadece bir tıp meselesi değil, bekamızı ilgilendiren siyasi bir konudur. Arkasındaki küresel planların ifşasıdır. Birey bazında kimsenin yan etkiden zarar gördüğünü veya vefat ettiğini söylememiz mümkün değil. Bunun için buna yönelik inceleme veya otopsi yapılması gerekir. Almanya’da ölen birine yapılan otopside, şahsın beyninde ve kalbinde spike protein bulunup nükleokapsid proteinin bulunmamasından ötürü ölümüne koronanın değil, korona aşısının sebep olduğu önemli bir tıp dergisinde yayınlandı. Almanya’dan Türk Gazeteci Fatih Polat’ın haberine göre, Almanya’da yan etki yaşayan 400bin kişi var ve bu henüz kısa vadede ortaya çıktı. İşin özü şu ki, değerli dostlar;
 

Bu işin sonunda birileri yargılanacak, birileri Yüce Divan’a gidecek.
 

Manisa Milletvekili adayı ve bir Jeoloji Mühendisi olarak, Jeoloji Mühendisleri Odası tarafından hazırlanan Manisa Fayı raporu ile ayrıca ilgiliyim. Rapora göre Manisa Fayı 175 yıldır uykuda. Bir yer geçmişte depremlerden etkilendi ise, gelecekte tekrar etkilenecektir ve uzun süren suskunluğunun sonunda olası deprem, önceki etkilerinin üzerine çıkabilecektir. Manisa merkezli tarihsel depremlerin en büyüğü 7,4 idi. Önlem ve hazırlık olarak ne yapıldığının, daha doğrusu ne yapılmadığının hesabını soracağım. İlgili iki adet projemiz mevcut ancak Jeoloji ve Jeofizik Mühendisleri Odaları ile ve serbest çalışan mühendisler ile görüştükten sonra, onların da görüş ve önerileri doğrultusunda açıklayacağım. 
Son olarak gelen sorulardan birisi de, Meclise girip giremeyeceğimiz hakkında. Siyasetteki kısır döngüden şikayet edenler, seçim zamanı oylarını çoğunlukla aynı partilere vermeyi tercih ediyorlar. Oylarının çöpe gidebileceğini düşünüyorlar. Bugüne kadar çöp olmasın diye oy verdiğiniz partilerden siyaset ve memleket adına karşılık bulabildiniz mi? Meclise girenler haklarınızı savunabildi mi? Oy verdiğiniz partiler ekranlara çıkıp köpek gibi aşı olacaksınız diyenlere bugün hesap soruyorlar mı? Pandemide belirledikleri tedavi rehberine göre içirilen ve daha sonra kaldırılan avuç dolusu ilaçların hesabı soruldu mu? Depremde kaybettiklerimiz için imar aflarının hesabını veriyorlar mı? Oylarınız çöpe gitmiş olmadı mı? Size dayatılan hep aynı tip siyasetçileri destekleyerek oylarınızı çöpe atmıyor musunuz? 14 Mayıs’ta ne olacağını bilemiyoruz ama er ya da geç doğrular kazanacak. Doğru fikir ve mücadele kaybetmez. Dün Cumhurbaşkanı aday adaylığında bir kişi denedi, bugün onlarca, yüzlerce kişi Haklı mücadelesini Meclise taşımaya çalışıyor. Yarın daha da çoğalacağız. Sadece Manisa’dan değil, Tüm Türkiye’den mücadelemize destek istiyoruz. Vereceğiniz destekler bizlerle çöpe gitmeyecek, doğruları konuşanların sayısını arttıracak. Yalan konuşanların yüreklerine korku salacak.
 

Meclis açıldığında vekil listesinde adımızın yazıp yazmayacağı, Yüce Milletimizin takdiridir ancak tarih bizleri “Kral Çıplak” diyerek haykıran adaylar olarak yazacaktır. Diye konuştu.

 


Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.