Tarih: 29.03.2021 20:45

Su kanunu çıkarılacak

Facebook Twitter Linked-in





Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1. Su Şurası Lansmanı ve 363 tesisin toplu açılış merasimine katıldı.


Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen törende konuşan Erdoğan, teknolojik ilerlemeye bağlı su arıtma imkanlarının geliştiğini, bugün su fakiri denilebilecek birçok ülkenin özellikle tarımsal sulamada bu imkandan ciddi oranlarda faydalandığını kaydetti.

Türkiye olarak, su arıtma teknolojilerine büyük yatırım yaptıklarına dikkat çeken Erdoğan, “Halihazırda günlük 315 bin metreküp suyu arıtarak tarımsal sulamada yeniden kullanılabilecek şekilde insanımızın hizmetine sunuyoruz. Sanayi sektöründe de suyun verimli kullanımı için gereken tedbirleri alıyoruz. Sulamada halen yüzde 46 olan randımanı yaptığımız yatırımlar ve tedbirlerle 2024 yılında yüzde 55'e yükseltmeyi hedefliyoruz. Önümüzdeki dönemde tüm bu alanlara yatırım yapmayı sürdüreceğiz. Hedeflerimize daha hızlı ulaşabilmek ve su yönetimindeki yetki çatışmalarını önlemek amacıyla Meclis'te bir su kanunu hazırlıyoruz. Şura zemininde yapılacak çalışmaların bu kanunun şekillenmesine katkı sağlayacağına inanıyorum” dedi.

Korona virüs salgınının, tüm dünyada dengeleri altüst ettiği bir dönemden geçildiğini belirten Erdoğan, “Şimdiye kadar 2 milyon 800 bin insanın hayatına mal olan salgın küresel ekonominin parametrelerini de kökten değiştirmiştir. Bu süreçte güçlü sağlık altyapısı yanında tarıma ve suya bağlı gıda güvenliğinin stratejik önemi de görülmüştür. Tıpkı sağlık gibi tarımın da ihmale gelmez bir alan olduğu gerçeği kendini bir kez daha dayatmıştır. Hamdolsun 2020, son 19 yılda sağlık ile birlikte tarıma yaptığımız yatırımların da meyvesini topladığımız bir sene oldu. Geride bıraktığımız dönemde salgın ve meteorolojik kuraklığa rağmen tarımsal üretimde cumhuriyet tarihinin rekorlarını kırdık” açıklamasında bulundu.


Tarım sektörünün sağladıkları destekler ve yeni projelerle büyümeye ve güçlenmeye devam ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz birileri gibi kurusıkı atmak yerine rakamlarla, oranlarla, karşılaştırmalarla konuşuyoruz. Bunu da çiftçilerimize, üreticilerimize, aziz milletimize saygımızın bir gereği olarak görüyoruz. Geçen yıl tarım sektörümüz yüzde 4,8 gibi önemli bir büyüme oranına ulaşarak ekonomimize büyük katkı sağladı. Tarımsal hasılamız ise bir önceki yıla göre yüzde 20 artarak 334 milyar liraya yükseldi.

Tarımsal hasılada Avrupa'daki liderliğimiz devam ediyor. Geçtiğimiz yıl tarım ve gıda ürünleri ihracatımız bir önceki yıla göre yüzde 5 artarak yaklaşık 21 milyar dolara ulaştı. Bazıları bu gerçeklere gözlerini kapatsa da Türkiye tarım ve gıda ürünlerinde net ihracatçı bir ülkedir. Yine geçtiğimiz yıl tarım ve gıda ürünleri dış ticaret fazlamız yüzde 9 artışla 5.5 milyar dolara yükseldi. Toplam bitkisel üretim miktarımız da önceki yıla göre 9 milyon ton artışla 126 milyon tona çıktı. Meyve ürünlerinin tamamına yakınında kendimize yeter durumdayız. Çoğu üründe ihracatçı konumundayız. Verdiğimiz destekler çiftçilerimizin emeği ve alın teri ile birleşince geçen yıl tarım sektöründe güzel bir dönemi geride bıraktık. Burada salgın şartlarına rağmen canlarını dişlerine takarak tarlasını eken biçen üreten tüm çiftçilerimize şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum. ‘Çiftçileri unuttunuz, çiftçilere bakmadınız' diyen birileri var ya, bakın ben buradan resmi rakam veriyorum. Bu yıl üreticilerimize toplam 24 milyar lira tarımsal destek sağlayacağız. İnşallah çalışmalarımızı artırarak yerli ve milli üretim anlayışı ile tarımda büyümeye ve yeterliliğimizi güçlendirmeye devam edeceğiz. Birinci Su Şurası'nda alınacak kararlar bu mücadelemizde bize katkı sunacak inşallah önümüzü açacaktır” diye konuştu.


Türkiye'nin ve dünyanın su konusunda derin tartışmalar içinde olduğu bir dönemde gerçekleştirilecek olan 1. Su Şurası'nı son derece isabetli olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Su, bütün canlılar gibi insanlık için de vazgeçilmez bir nimet. Sadece hayatımız için değil ekonomik kalkınma ve büyüme içinde su, ikamesi olmayan unsurlardan biridir. Bu ihtiyacı sürdürülebilir şekilde karşılayabilmek için mevcut kaynakları en verimli şekilde kullanmak ve israfı engellemek önem arz ediyor. Nüfusun hızla çoğalması, iklim değişikliği, kuraklık gibi sebeplerle su ihtiyacının giderek arttığını görüyoruz. Su ihtiyacı artarken insanlığın istifadesinde bulunan su kaynakları günden güne azalıyor. Bu daralma beraberinde kuraklığı, yoksulluğu ve açlığı getiriyor. Yine su kıtlığına bağlı olarak ekolojik denge bozulmakta, biyolojik çeşitlilik kaybolmakta, insanlığın gıda güvenliği tehlikeye girmektedir. Bu vahim tablo ise sosyal çalkantılardan düzensiz göçe, kıtlıktan beynelmilel gerilimlere kadar pek çok soruna sebebiyet veriyor. Uluslararası kuruluşlar 2025 yılına kadar su kıtlığı yüzünden 700 milyondan fazla kişinin göç riski altında kalabileceğini ifade ediyor. Nil Nehri havzasındaki kimi ülkeler arasında yaşanan sert tartışmalar su meselesinin stratejik boyutunun işaretidir. Benzer sıkıntılar dünyanın başka ülkelerinde de, bölgelerinde de nüksetmeye başlamıştır. Nüfusla birlikte artan gıda ve enerji talebi ile iklim değişikliğinin yıkıcı etkileri gelecekte daha büyük risklerin bizi beklediğini gösteriyor. Bu karamsar tablodan ülkemizin etkilenmemesi mümkün değildir” şeklinde konuştu.

“Kişi başına kullanılabilir su miktarı dikkate alındığında su stresi çeken bir ülkeyiz”

Türkiye'nin, toplumdaki yaygın kanaatin aksine su zengini bir ülkede olmadığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kişi başına kullanılabilir su miktarı dikkate alındığında su stresi çeken bir ülkeyiz. Elimizdeki sınırlı su kaynaklarını Irak ve Suriye gibi iki komşumuzla paylaşmak mecburiyetindeyiz. Komşularımızın su ihtiyaçlarının karşılanması noktasında gereken hassasiyeti bugüne kadar hep sergiledik. Su meselesini ikili ilişkilerimizde tehdit veya pazarlık aracına hiçbir zaman dönüştürmedik. Bundan sonra da aynı hakkaniyetli tavrımızı inşallah muhafaza edeceğiz. Suyumuzu korumakla vatanımızı korumak arasında mahiyet itibariyle hiçbir fark yoktur. Bunun için üzerimize düşen görevler vardır. Tarımsal sulama sistemlerini yenilememiz ve geliştirmemiz gerekiyor, içme ve sulama suyu ile ilgili altyapılardaki kayıp-kaçak oranlarını mutlaka düşünmeliyiz, bireysel tasarrufu teşvik ederek mevcut kaynaklarımızı daha verimli kullanmalıyız, su kaynaklarımızı kirlilikten ve diğer olumsuz etkilerden korumalıyız. Bu anlayışla ve suyun gücünü milletle buluşturmak hedefiyle sadece su alanına yaptığımız yatırımların toplam bedeli 255 milyar lirayı geçiyor. Son 19 yılda çevrecilik adına ruhen ve fiziken çevreyi kirletenlere inat ülkemize 600'ü baraj olmak üzere 8 bin 697 yeni tesis kazandırdık. Sınıfında dünyanın en büyük hacimli ve en uzun gözdesine sahip olan Prof. Dr. Veysel Eroğlu Barajı ile yine dünyanın en yüksek altıncı barajı olan Deriner Barajını vatandaşlarımızın istifadesine sunduk. Tamamlandığında ülkemizin en yüksek barajı olacak Yusufeli Barajı'nda gövde inşaatı bitmek üzeredir. Adnan Menderes Baraj ile Aydın'ın Mavi Tünel Projesi ile Konya Ovası'nın yüzyıllık hayallerini gerçeğe dönüştürdük. GAP kapsamındaki baraj ve sulama projelerini hızla tamamlamak için özel çalışma yürüttük. Böylece ekonomik sulanabilir arazi illerimizin toplamını 67 milyon dekara çıkarttık. 2007 yılında yaşanan büyük kuraklıktan sonra 81 vilayetimiz için içme suyu eylem planları hazırladık.


Şehirlerimizin 2040, 2050 ve hatta 2071 yıllarına kadar olan içme ve kullanma suyu ihtiyaçlarını planladık. Boğaz geçiş tüneli ile Asya ve Avrupa'yı 4 metre çapındaki ve 5 bin 551 metre uzunluğundaki dev su tüneli ile birleştirdik. Ülkemiz genelinde 262 adet içme suyu tesisi ile 41 milyon vatandaşımıza yıllık 2 milyar 700 milyon metreküp ilave içme ve kullanma suyu temin ettik. Hidroelektrik santral projelerinde kamu-özel sektör işbirliği sayesinde devletin sırtından 60 milyar dolar tutarında bir yatırım yükünü kaldırdık. Böylece ülkemizin 44 milyar kilovatsaatlik elektrik üretim kapasitesini 108 milyar kilovatsaate çıkarttık. İklim değişikliği ve nüfus artışı sebebiyle önemi giderek artan depolama yapılarına alternatif olarak 26 adet yeraltı barajı inşa ettik. 2023 yılına kadar tamamlanan yeraltı barajı sayısını 150'ye yükselteceğiz” açıklamasında bulundu.

 


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —