Diyetisyen Sevgi Gökçen Eryılmaz, Ramazan ayında bağışıklık sisteminin korunmasının önemli olduğunu belirtti. Eryılmaz, “Ramazan ayının gelmesiyle birlikte, oruç tutarsam bağışıklık sistemim düşer mi soruları da sıkça gelmeye başladı. Şunu unutmamak gerekir ki bağışıklık sisteminizi güçlü tutmak için çok yemeniz değil kaliteli yemeniz bizim için önemlidir. Peki hem oruç tutup hem de bağışıklık sisteminizi nasıl koruruz? Sahurunuza eklediğiniz peynir, yumurta, sizi gün içinde tok tutacağı gibi bağışıklık sisteminize de oldukça destek verecektir. Badem, ceviz, fındık gibi E vitamini, selenyum, çinkodan zengin besin gruplarını da sahurunuza ekleyebilirsiniz. Böylelikle gün içinde tokluk sürenizi de arttıracak, bağışıklık sisteminizi de kuvvetlendireceksiniz” dedi.
HAFTADA 2 GÜN BALIK TÜKETİN
Haftada 2 gün balık tüketilmesinin önemli olduğunu belirten Eryılmaz, “Balık tüketmek ramazan ayında çoğumuzun alışkanlığı değildir fakat içeriğindeki omega 3 bağışıklık sisteminiz için oldukça önemlidir. Haftada 2 gün kurubaklagil tüketmeye özen gösterin. Böylelikle günlük aldığınız posa miktarınızı artırarak ramazanda sıklıkla karşılaştığımız kabızlık probleminin de önüne geçebilirsiniz. Aynı zamanda kurubaklagiller bağırsaktaki yararlı bakterilerin beslenmesinde de oldukça önemli olduğu için bağışıklık sisteminize destek verecektir. Günde 5–6 porsiyon sebze ve meyve tüketin. Sahura yeşilliklerden zengin bir tabak iftara ise bolca salata ekleyebilirsiniz. Her akşam bir miktar sebze tüketip, sahurda ve iftar sonrasında da meyvenizi ihmal etmeyin. Böylelikle günlük vitamin alımınızı yeterli seviyede tutabilirsiniz” dedi.
ÇORBADAN SONRA 15 DAKİKA MOLA VERİN
İnsanların uzun süren açlığın ardından iftarda porsiyon kontrolünde zorlanabileceğini ifade eden Eryılmaz, “Bu sebeple çorbadan sonra 15 dakika mola vermelisiniz. Böylelikle kan şekerinizin seviyesini koruyacak, iftardan sonra halsizlik ve yorgunluk hissetmeyeceksiniz. Vücudun tüm gün susuz kalmasıyla birlikte, ihtiyaç halindeki sıvı bağırsaklardan kullanılacaktır. Bu da uzun vadede kabızlığa yol açacak ve bağırsak florasında problem oluşturacaktır. Bu sebeple sahur, iftar ve iftar sonrası olmak üzere günlük tüketeceğiniz suyu üçe bölebilirsiniz” diye konuştu.
SPORU İHMAL ETMEYİN
İftardan sonra 1 saatlik sporun çok önemli olduğunu kaydeden Eryılmaz, “Oruç tumanız, evde kalmanız hareket etmemenize sebep olmamalı. Bu süreçte kilo koruma ve bağışıklık için oldukça önemli olan sporu iftardan 1 saat sonra ya da gün içinde kendinizi iyi hissettiğiniz bir saatte orta tempoda yapabilirsiniz. Üstelik bunun için dışarı da çıkmak zorunda değilsiniz, evde yapabileceğiniz birçok egzersiz mevcut” dedi.
BEYAZ UNDAN UZAK DURUN
Tahıllı ürünlerin tüketilmesinin önemli olduğunu aktaran Eryılmaz, “Beyaz un tükettiğinizde, günlük alacağınız vitamin alımını ve posa alımınızı azaltacaksınız. Bu da sizi uzun vadede yorgun hissettirebilir. Aynı zamanda beyaz unun glisemik indeksi yüksek olduğu için gün içinde daha çabuk acıkacaksınız. Bu sebeple siyez, tam buğday, çavdar unlarıyla yapılmış ekmeklerden tüketebilirsiniz” diye konuştu.
YOĞURT VE KEFİRİ İFTAR VE SAHURDA TÜKETİN
Eryılmaz sözlerini şöyle sürdürdü: “Yoğurt, kefir gibi kaynakları iftar ve sahurda tüketmeniz susuzluğu azaltacağı gibi bağışıklık sisteminizi güçlendirmeye de yardımcı olacaktır. Aynı zamanda az tuzlu turşuları da iftarda tüketebilirsiniz. Zorlu bir süreçten geçiyoruz. Bu sürecin biteceğini ve her şeyin güzel olacağını düşünmekten vazgeçmeyin. Kendinizi mutlu edecek ve beyninizi oyalayacak ev içi aktiviteler bulmaya çalışın. Unutmayın ki stres, vücudunuza verebileceğiniz en büyük zarardır.” CÜNEYT HASÇELİK