Tarih: 18.03.2024 16:31

Ramazan-9

Facebook Twitter Linked-in

KUR’AN’IN ÖĞRETTİĞİ DEĞER: İNFAK AHLAKI, ZEKÂT VE SADAKA
Mevlüde Esra ÇETİNALP/ Alaşehir İlçe Vaizi
İnfak; sözlükte “tükenmek, bitirmek, para veya malı elden çıkarmak” manasında kullanılır. Dinî-ahlâkî bir terim olarak ise “Allah’ın hoşnutluğunu kazanma niyetiyle harcamada bulunma” anlamına gelir. Bu yönüyle infak, farz olan zekâtı ve gönüllü olarak yapılan her çeşit hayrı (sadaka) içerir. Artma, arıtma ve bereket manasını taşıyan zekât, İslam’ın üzerine inşa edildiği beş temel esastan biri olup (Müslim, Îmân, 21) Kur’an’da belirtilen sınıflara sarf edilmek üzere dinen zengin sayılan Müslümanın malından alınan belli payı ifade eder. Sadaka da benzer şekilde gönüllü olarak yahut dini bir vecibeyi yerine getirmek için Allah’ın rızasını kazanma gayesiyle ihtiyaç sahiplerine yapılan yardımlardır. Mülkün ve servetin asıl sahibi Allah Teâlâ’dır. İnsanın dünyada kazandıkları Rabbin katından verilen emanetten ibarettir. O, emanet olarak verdiği servetten kullarının infakta bulunmasını ister. Şairin diliyle Kur’an-ı Kerim; Allah’ın insanlığa armağan ettiği, diri ve diriltici bir kitaptır. İbadetleri ahlakıyla birlikte öğreterek insana ve topluma şifa olur. İnfakın ahlakı da en güzel şekilde Kur’an’dan ve Allah Resulünün sünnetinden öğrenilir.  Allah yolunda infakta bulunurken malın azalmasından endişe duymamak gerekir. Nitekim Peygamber Efendimiz bir hadisinde şöyle buyurmaktadır: “Sadaka/zekât vermek, maldan hiçbir şey eksiltmez.” (Müslim, Birr, 69). Malı eksiltmediği gibi onu temizler, ihtiyaç sahiplerinin hakkından arındırır ve var olanı bereketlendirir. Kur’an’da verilen malın ardına düşmemek, başa kakıp incitmemek tavsiye edilir.“Mallarını Allah yolunda harcayan, sonra da harcadıklarının arkasından başa kakıp incitmeyenler için rablerinin katında özel karşılık vardır. Artık onlar için korku yoktur, onlar üzüntü de çekmeyeceklerdir.”(Bakara, 262). Devam eden ayetlerde, Allah’ın rızasını dileyerek ve içinden gelerek infak eden kişi, tatlı bir yamaçta bulunup üzerine bolca yağmur yağan ve bu sebeple ürünü iki misli veren bahçeye benzetilir (Bakara, 265). Bu benzetme ile müminler infaka teşvik edilirken niyet ve davranıştaki ihlasın ölçüsü gösterilmiş olur. İnfakta dikkat edilmesi gereken başka bir ahlaki ilke, malın ve kazancın iyisinden vermektir. Kişi, kendisine verildiğinde almaktan memnun olmayacağı şeyleri mümin kardeşine layık görmemelidir (Bakara, 267). Resul-i Ekrem Efendimizin bir hadisinde imanın tadını almayı sağlayacak üç şeyden bahsedilirken gönül rızasıyla düzenli olarak verilecek zekâta vurgu yapılır, malların kötüsünü zekât olarak vermemek tavsiye edilir (Ebû Dâvûd, Zekât, 5). Ayrıca yoksula, yetime, öksüze ve diğer ihtiyaç sahiplerine yardım ederken gösterişten uzak durmak ve -mümkünse- bu yardımı gizli şekilde yapmak gerekir. Bu şekilde yapılan bir infakın günahlara kefaret olacağı müjdesi verilirken infakla hem veren hem alanın kazanç içinde olduğu söylenmiş olur (Bakara, 271). Özellikle nafile türünden verilecek sadakalarda gizliliğe dikkat etmek kişinin nefsini terbiye eder, kibirden uzaklaştırır ve Allah katındaki derecesini artırır.Müslüman, Allah yolunda harcama yapacağı zaman önce en yakın çevresinden başlar. Hz. Peygamber’in bir hadisinde infakta gözetilecek sıra şu şekilde gösterilmektedir: “Harcamaya nefsinden başla. Artanı çoluk-çocuğuna sarf eyle. Ailenden bir şey artarsa, bunu da yakınlarına harca. Bunlardan arta kalanı da sağındaki solundaki komşulara ver!” (Nesâî, Zekât, 60). Akrabaya verilen sadakada hem sadaka hem sıla-i rahim sevabı olduğu (Tirmizî, Zekât, 26) yine hadislerden öğrenilmektedir. 
Kur’an-ı Kerim’de iyiler ve Allah’ın has kulları olarak nitelendirilen bir gruptan söz edilir;“Onlar, kendileri yemek istedikleri halde yiyeceği yoksula, yetime ve esire ikram ederler. Ve şöyle derler: ‘Biz sizi Allah rızası için doyuruyoruz; sizden ne bir karşılık ne de bir teşekkür bekliyoruz’” (İnsan, 8-9). Rahman’ın has kullarından olabilmek için kendi nefsi isterken verebilmek, verirken yalnızca Allah’ın rızasını ummak ve karşılığını O’ndan beklemek gerekir.Bu Ramazan, her birimiz için Allah’ın rızasını kazanmak, O’na yaklaşmak, iyilerden ve has kullardan olmak için bir vesile olsun. Ramazanımız hayırlı ve bereketli olsun. Vesselam.

Günün Ayeti
Allah yolunda sevdiğiniz şeylerden harcamadıkça iyiliğe asla eremezsiniz. Ne harcarsanız Allah onu hakkıyla bilir. (Âl-i İmrân Suresi- 92. Ayet)
Günün Hadisi
Enes b. Mâlik’in naklettiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Kuşkusuz sadaka, Rabbin hoşnutsuzluğunu giderir (Allah’ın kişiye huzurlu bir hayat bağışlamasına vesile olur, işlenen kötülüklere mukabil başa gelebilecek kötülüklere de kefaret olur) ve kötü bir şekilde ölmeyi (Allah’ın izniyle) önler.” (Tirmizî, Zekât, 28)
Günün Duası
Rahmân ve Rahîm olan, rahmeti her şeyi kuşatan Allah'ım! Ey kimsesizlerin kimsesi, gariplerin sığınağı olan Allah'ım! Yetimleri, öksüzleri, garipleri, kimsesizleri mahzun ve boynu bükük bırakma. Bizleri acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, hayatın ve ölümün fitnesinden koru.
Günün Fetvası
Ağaç dikme kampanyası için harcanan paralar zekât yerine geçer mi?
Ağaç dikme kampanyasına yapılan bağışlar zekât ve fitre yerine geçmez. Kur’an-ı Kerîm’de zekâtın verileceği yerler sekiz sınıf olarak belirlenmiştir. Bunlar; fakirler, düşkünler, esaretten kurtulacaklar, borçlu düşenler, Allah yolunda cihada koyulanlar, yolda kalmış olanlar, zekât toplamakla görevlendirilen memurlar ve kalpleri İslâm’a ısındırılmak istenen kimselerdir. Bu sayılanlardan başka yerlere zekât ve fitre verilemez.Kur’an-ı Kerîm, ağaç dikmeye ve yeşili korumaya dikkatlerimizi çekmiştir. Hz. Peygamber de Müslümanları ağaç dikmeye yönlendirmiş ve “Müslümanlardan bir kimse bir ağaç dikerse, o ağaçtan yenen meyve mutlaka onun için sadaka olur.” ifadeleri ile ağaç dikmeye teşvik etmiştir. Hz. Peygamber’in bu tavrını her Müslüman örnek almalıdır. Sonuç olarak ağaç dikmek ve ağaç dikilmesi için harcama yapmak sadaka olarak sayılacak bir ibadettir.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —