Tarih: 11.11.2016 15:55

Mcbü’de Atatürk’ü Anma Töreni

Facebook Twitter Linked-in

Manisa Celal Bayar Üniversitesi’nin Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 78. yılı nedeniyle düzenlediği anma programı, saat: 09.05’te Süleyman Demirel Kültür Merkezi Atatürk Anıtı’na çelenk sunulması, Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı.

Ardından MCBÜ Öğretim Görevlisi Gürol Yeraltı’nın hazırladığı “Atatürk ve Cumhuriyet” konulu resim sergisinin açılışı yapıldı. Anma programı, öğleden sonra yine Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen “Türkiye’de Cumhuriyet Düşüncesi ve Atatürk” konulu konferansla devam etti. Konferansa Manisa 1. Piyade Eğitim Tugay Komutanı Albay Şefik Güvenç, Rektör Prof. Dr. A. Kemal Çelebi, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Bilal Gümüş, Prof. Dr. Muzaffer Tepekaya ve Prof. Dr. Birol Kovancılar, Manisa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Genç, Yunusemre Belediye Başkan Yardımcısı Mustafa Dandin, öğretim üyeleri ve çok sayıda öğrenci katıldı.

Cumhuriyeti kurarak bize emanet eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, saygı ve rahmetle anarak konuşmasına başlayan İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkilâp Tarihi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Cezmi Eraslan, “Tarih dünü öğrenmektir ama dünü öğrenirken bugünü size anlatır. Bugünü anlarsanız, yarına dair söz söyleyebilmek için sizi bilgi ve fikir sahibi yapar. Tarihin size bunu söylemesine imkân vermek için meselelere ölçülü yaklaşmak temel şarttır. Çünkü tarihin ana malzemesi insandır. Toplum her şeyi bir kişinin yapmış olma fikrine çok alışmıştır. Atatürk, milli hâkimiyetin tek başına ve uzun süreli bir kişiye, bir müesseseye devredilmemesi gerektiğini ifade ediyor” dedi.

“Türkiye’de Cumhuriyet Düşüncesi ve Atatürk” dediğimiz zaman, altının çizilmesi gereken bir hususun olduğunu ifade eden Eraslan şunları söyledi: “Türkiye Cumhuriyeti aynı milletin yeni bir devletidir diyor Gazi Mustafa Kemal Atatürk, dolayısıyla yeni devletin toplumu da geçmişten Osmanlı’dan devralınan toplumdur. Cumhuriyet 28 Ekim akşamı verilen bir karar değildir. Şunun altını çizmek gerekir, Osmanlı Devleti bizim tarihimizin müstesna değerlerindendir. Hâkim olduğu coğrafya ve hayat alanı itibariyle en kadim devletlerdendir, ama 19’uncu asrın başından itibaren bir yıkılma sürecine her şeyiyle girmiştir. Osmanlı Devleti’nin çağdaşlaşma ve modernleşme çabalarının son ve en radikal hamleleri Milli Mücadele ve sonrasında Cumhuriyetle atılan adımlardır. Yani bir devamlılık söz konusudur. Cumhuriyet döneminde atılan adımların; modernleşmenin, medenileşmenin hedef yönü olarak Batı gösterilmiştir. 1900’lü yıllar olarak baktığımızda en üst seviyede gelişmişliği orası temsil etmektedir.

DÜNDE YAŞANANLARI DOĞRU DEĞERLENDİRİP, BUGÜNE IŞIK TUTACAK SONUÇLAR ÇIKARABİLMEK MECBURİYETİNDEYİZ

Cumhuriyet ve Türkiye Cumhuriyetinde yapılanlar, sadece Mustafa Kemal Atatürk’ün zihin yapısında ortaya çıkan ve onunla hayat bulan kavramlar değildir. Bu süreçte milletin hâkimiyet hakkının temel değer olduğunu görüyoruz, ancak bu kavramsal olarak böyle olmasıyla beraber aslında bugünden bakarsak, Türk milleti bu olgunluğa sahip olduğunu göstermiştir. Türk İstiklal Harbi bunun en net şeklidir. Bu millet, 15 Temmuz’da hâkimiyetine, iradesine sahip olduğunu ve bir tehlikeye düşerse onu canıyla kanıyla muhafaza edeceğini göstermiştir.

Milletimizin temel bir vasfı var, problemli zamanlarda kenetlenip değerlerine sahip çıkar ama ondan sonra kenara çekilir, yöneticilere her şeyi bırakır ve devam eder. Tekrar bir tehdit olduğu zaman yeniden bir kenetlenme görürüz. Hâlbuki Türkiye’de Cumhuriyet ya da milli egemenlik kavramının istediği şekil; vatandaşın zihninin her an memleket, millet meseleleriyle hemhal olan mütefekkirler olmasını gerektiriyor. İradeni, düşünceni, tercihini, kararını bir takım işlere ya da müesseselere ipotek “etmek değil. Aklını, fikrini, birikimini bu millet için, bu milletin temel değerleri için, devlet için daimi olarak aktif bir şekilde hayatın içinde tutmak, vatandaş olmanın temel değeri olarak yüceltiliyor.

CUMHURİYET, ATATÜRK’ÜN BU MİLLETE ÖLMEZ BİR HEDİYESİDİR

Bugün vatandaş olmanın gereklerini yaptığımızda, bu sistemin bizim kalıbımıza en uygun sistem olduğunu görüyoruz ve muhafaza etmek için de canımızı feda etmekten çekinmiyoruz. Dolayısıyla 29 Ekim 1923’deki tercih son derece isabetlidir. Ve bu millet o emaneti, ya da bu sistemi bu coğrafyada sonsuza kadar var olmak adına bir ve beraber olarak muhafaza edecektir. Çok yakın geçmişte yaşananlar bize bunu çok açık ve net göstermiştir. Bunda emeği geçenlere, süreci bu tarafa döndürenlere; bugün o müesseseyi o kavramı yaşatanlara, muhafaza edenlere minnet ve şükran borçluyuz.”

Konukların sorularına da cevap veren ve büyük bir ilgiyle dinlenen Prof. Dr. Cezmi Eraslan’ın teşekkür belgesi ve çiçeği, 1. Piyade Eğitim Tugay Komutanı Albay Şefik Güvenç ve Rektör Prof. Dr. A. Kemal Çelebi tarafından takdim edildi.

(Kaynak: CBÜ)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —