Manisa İl Müftülüğü 2023 Ramazan Sayfası-26

Manisa İl Müftülüğü 2023 Ramazan Sayfası-26

MANİSA-GENEL 17.04.2023 00:00:00 1688 0
Manisa İl Müftülüğü 2023 Ramazan Sayfası-26

 

 

 

 

 

17.04.2023 Pazartesi  (26 Ramazan 1444 ) Hazırlayan: Sebahattin GÖKSU / İl Vaizi

 

Günün Ayeti: 

 

 “Şüphesiz, biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen ne bileceksin! Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.” (Kadir, 97/1-5)

 

Günün Hadisi:

 

 “Faziletine inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek Kadir gecesini değerlendiren kişinin geçmiş günahları bağışlanır.”   (Buhârî, Terâvih, 2)

 

Günün Duası:   

 

"Allahım! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin. Beni bağışla!  (Tirmizî, Deavât, 84)

Günün Makalesi: 

 

KADİR GECESİ , KADRİNİ BİLENEDİR / Sebahattin GÖKSU / İl Vaizi

 

        Sözlükte kadir (kadr) kelimesi “hüküm, şeref, güç, yücelik” gibi anlamlara gelir. Dini literatürde ise, “Leyletü’l-Kadr” şeklinde Kur’an-ı Kerim’in indirildiği gecenin adı olarak kullanılır. Aynı adı taşıyan 97. sure bu gecenin fazileti hakkında nazil olmuştur. Bu gece kendisinin önemine binaen hakkında bir süre indirilen bir gecedir. Bu gece için Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır.

 “Şüphesiz, biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen ne bileceksin! Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.”(Kadir, 97/1-5)

"Biz o Kur'an'ı mübarek bir gecede indirdik, zaten biz insanlığı her zaman uyarmaktayız. O gecede bizim katımızdan bir emirle hüküm ve hikmet konusu olan bütün işler ayrılır. Rabbinden, eğer doğru biliyorsanız göklerin, yerin ve bunlar arasında olan her şeyin rabbinden bir rahmet olarak biz devamlı göndermekteyiz. O her şeyi işitir ve bilir.” (Duhân,44/3-6)

 

       Ayet-i Kerime’lerde bu gecenin bereketli, hayırlı, uğurlu, önemli ve kutsal bir gece olduğu açıkça ifade edilmiştir. Duhan Sûresinin ilk âyetinde Kur’an’ın bu gecede, Bakara sûresinde de (2/185) ramazan ayında indirildiği belirtilmiştir. Buna göre Kadir gecesinin ramazan ayı içerisinde olduğu açıktır; ramazanın hangi gecesine denk geldiği konusunda farklı görüşler vardır.  Kadir gecesinin zamanı ile ilgili hadislerde Peygamber Efendimiz şöyle buyurmaktadır. 

"Kadir gecesini Ramazan'ın son on günündeki tek gecelerde arayın!" (Buhârî, Leyletü'l–kadr 3)

"Kadir gecesini ramazanın son on günü içinde arayınız!(Buhârî, Leyletü'l-Kadr 3; Tirmizî, Savm 72, (792).)

"Kadir gecesi ile ilgili rüyalarınızın, ramazanın son yedi gecesi üzerinde toplandığını görüyorum. O halde Kadir gecesini arayan onu ramazanın son yedi gecesinde arasın!" (Buhârî, Leyletü'l–kadr 2, Ta'bîr 8; Müslim, Sıyâm 205 –206. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Ramazan 5; Tirmizî, Savm 71)

      Konu ile ilgili rivayetler arasında; Kadir gecesinin, Ramazanın son on gününde, sayıları tek olan gecelerin içinde ve bu tek sayılı gecelerden de 27. gecede olduğu rivayeti tercih edilmiş ve asırlardan beri müminlerce kutlana gelmiştir.

        Kadir gecesini önemli kılan en temel faktör Yüce Rabbimizin bizlere bildirdiği üzere, Kur’an-ı Kerim’in kendisinde indirilmeye başlanmasıdır. Kur’an-ı Kerim son ilahi mesajdır. İnsanlığı yanlıştan doğruya ulaştıran, dünya ve ahiret huzuru sağlayan, hakkı batıldan ayıran son kutsal kitaptır.

   Kadir gecesinde insan ile buluşan Kur’an’ın ilk ayetleri  Alak Suresinin ilk 5 ayetidir ve Sure “oku” emriyle başlar. Kur’an-ı, Peygamberimizi, hayatı, alemi, kendimizi okumalı, Rabbimize yönelmeliyiz. Kuran-ı Kerim’i bizler de gönlümüze indirmeliyiz. O’nun manevi feyzinden istifade etmeliyiz. Okumalı, anlamalı ve hayatımıza aktarmalıyız. Peygamber Efendimiz bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır. “Kur’an okuyunuz. Çünkü Kur’an, kıyamet gününde kendisini okuyanlara şefaatçi olarak gelecektir”(Müslim, Müsâfirîn, 252)

       Ramazan ayında ve özellikle Kadir gecesinde, Tövbe ve istiğfarda bulunalım. Bu gecede dua etmek de yapacağımız ibadetlerden olmalıdır. Bu gece hakkında Hz. Aişe (r.a.) validemiz  Peygamber Efendimize şöyle bir soru yöneltmiştir: “Ey Allah'ın Resulü! Kadir gecesinin hangi gece olduğunu bilecek olursam, o gece nasıl dua edeyim?  Peygamberimiz de: "Allahım! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin. Beni bağışla! diye dua et"(Tirmizî, Daavât, 84.) buyurdu.

  İslâm kaynaklarında belirtildiğine göre Allah Teâlâ bir takım hikmetlere dayanarak Kadir gecesini ve onun dışında daha bazı şeyleri de gizli tutmuştur. Bunlar:

  • Cuma günü içerisinde duanın kabul olacağı saat; 
  • ilâhî isimler içerisinde İsm-i Azam;
  • bütün taatlar ve ibadetler içerisinde rıza-ı ilâhî; 
  • zaman içerisinde kıyamet ;
  • hayat içerisinde ölümdür. 

Bunların gizli tutulmasından maksat mü'minlerin uyanık, dikkatli ve devamlı Allah'a ibadet ve taat içerisinde olmaları sağlamaktır. Mü'minler bu geceyi gaflet içerisinde geçirmemeli, ibadet ve taatle değerlendirmelidir.

   Kadir gecesi camilerde hazır bulunarak; genciyle yaşlısıyla, kadınıyla çocuğuyla ailecek camileri şenlendirmemiz icap eder.   Bir rivayette; "Kadir gecesinde, yatsı namazında cemaatte hazır bulunan, ondan hissesini almış olur"  buyrulmuştur. 

     Yüce Rabbim Ramazan ayının ve idrak edeceğimiz Kadir gecesinin kadrini bilebilmeyi nasip etsin. Kavuşmayı umut ettiğimiz Ramazan Bayramımızı bizlere hayırlı kılsın. Kadir gecesinin ve bu mübarek günlerin hürmetine hatalarımızı, yanlışlarımızı ve günahlarımızı affeylesin. Bu vesile ile Kadir gecenizi tebrik ediyor, Milletimiz ve tüm İslam âlemi için hayırlar getirmesini Yüce Rabbimizden niyaz ediyorum.

 

Günün Fetvası: 

 

Kadir Gecesinin tayini hakkındaki rivayetler nasıl anlaşılmalıdır?

 

Kadir Gecesi Kur’an’da belirtildiğine göre, içerisinde Kadir Gecesi bulunmayan bin aydan daha hayırlıdır. Kur’an, Ramazan ayında (Bakara, 2/185) ve bu gecede indirilmiştir (Kadr, 97/1). Kadir gecesinin Ramazan ayında olduğu kesindir. Ancak hangi güne tekabül ettiği konusunda farklı rivayetler vardır.

Zirr b. Hubeyş anlatıyor: “Ubey b. Ka’b’a; (r.a.) İbn Mes’ud’un, (r.a.) ‘Senenin bütün gecelerini ihya eden kimse kadir gecesine tesadüf edebilir.’ sözünü hatırlattığımda, bana şu cevabı verdi: ‘Kendisinden başka ilah olmayan Yüce Allah’a yemin olsun ki, kadir gecesi Ramazan ayındadır. Kadir gecesi; Resûlullah’ın (s.a.s.) bize namaz kılmamızı emir buyurduğu gecedir. O da Ramazan’ın 27. gününün gecesidir. O gecenin alameti, o gecenin sabahında güneşin beyaz ve ışınları gözü almayacak şekilde doğmasıdır’” (Müslim, Salâtü’l-Müsâfirîn, 179).

Abdullah b. Ömer’den gelen bir rivayette Hz. Peygamber (s.a.s.), “Kadir gecesini aramak isteyen 27. gecede arasın.” (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, VIII, 426) buyurmuş, böylece 27. geceyi ibadet ve zikirle uyanık olarak geçirmemizi tavsiye etmiştir.

Kadir gecesinin Ramazan ayının 27. gecesinde olduğu (Müslim, Salâtü’l-Müsâfirîn, 179-180) genel kabul görmüş olmakla birlikte, Ramazan’ın son on gününün tek gecelerinde (Müslim, Sıyâm, 207) veya son yedi gecesinde aranması ile ilgili farklı rivayetler de vardır (Müslim, Sıyâm, 205-206). Dolayısıyla Ramazan’ın son gecelerini Kadir gecesiymiş gibi değerlendirmek gerekir.

 

Kıssadan Hisse:

 

Zahmetsiz rahmet olmaz

 

Kızgın taşlara basa basa çıkıyordu Hz. Hatice, Nur Dağı’nı. Yakıcı güneşin altında bedeni yorgundu, aşılması gereken yol meşakkatle doluydu. Ama Hz. Hatice azimli ve vefalıydı. Resûlullah’ın iyi olduğunu görmek için katlanacağı bütün sıkıntılara talipti. Rabb’ine yakın olma gayesiyle var olan, değer kazanan insan, bu makama eriştirecek yolda yürümeye de talip olmalıydı. Ulaşılacak bir hedef, varılacak bir menzil varsa aşılması gereken bir yol olmalıydı zira... Yol, mihnetlerle kuşanmıştı ama “Elbette Rabb’im benimledir, bana bir çıkış yolu gösterecektir...” (Şuarâ, 26/62) inancından beslenen bir azim verilmişti kulun kalbine. Bu azimle sefere devam edenler için rahmetin ve nimetin habercisiydi yol. Yorulabilir, kırılabilir, tökezleyebilir ama yeni baştan kalkmalı ayağa. Resûlullah, ne güzel tasvir etmişti müminin bu durumunu: “Mümin taze ekin gibidir. Olgunlaşıncaya kadar rüzgâr onu eğip büker; bazen yere yatırır bazen de doğrultur (ama o kırılmaz)...” (Müslim, Sıfâtü’l- münâfikîn, 59)

 

 

SÖZLÜK:

 

 Tekfir

 

Tekfir, Müslüman olduğu bilinen bir kişiyi, inkâr özelliği taşıyan inanç, söz veya davranışlarından ötürü kâfir saymak demektir. İslam kültüründeki tekfir, din ve vicdan hürriyetinin sınırlandırılması ve tehdit altında tutulması değil, toplumun ortak değerlerine ve dinî inançlarına karşı alenî saygısızlık ve saldırganlığı önleme, toplumda gerekli olan huzur ve sükûnu güvence altına alma, nesilleri inkârcılığın olumsuz etkilerinden korumaya matuf bir tedbir ve toplumsal sağduyu refleksi niteliğindedir. Yersiz olarak tekfir iddiasında bulunmak, toplum hayatında kapatılamayacak yaraların açılmasına, birlik ve bütünlüğün zedelenmesine ve parçalanmaya sebep olur. Ağır sonuçlar doğurduğu için Hz. Peygamber (s.a.s.), Medine toplumunda, “Ben Müslümanım” diyen birini küfürle suçlamaktan sakınmayı tavsiye etmiş, konuyla ilgili bir hadiste “Kim bir insanı kâfir diye çağırırsa yahut öyle olmadığı hâlde ey Allah düşmanı derse söylediği söz kendisine döner.” buyurmuştur. (Müslim, Îmân, 27)

 

HER CÜZDEN 3 MESAJ:  26. CÜZ

 

Yirmi altıncı cüzde öne çıkan üç mesaj :

 

1. PEYGAMBERLERİN TEBLİĞİ

 

Hz. Hud ve Ad kavmine Ahkaf (kum tepeleri) bölgesinden tebliği ve uyarıları anlatılır.

 

2. KAVİMLERİN HELAK SEBEBİ

 

Sonra onların Hz. Hud’a karşı mücadeleleri ve helak olmaları anlatılır (Ahkâf, 46/21-34). Ahkaf suresi ile Ha-mim (حم) sureleri bu şekilde tamamlanır. (Bk. Ha-mim sureleri ile ilgili 25. cüzün özeti ve temel konuları). Suredeki son mesaj şudur: “Ulu’l-azm peygamberler gibi sen de sabret (dirençli ol).” (Ahkâf, 46/35).

 

3. İNANANLARIN BAŞARILARI

 

Bundan sonra gelen beş surenin ana teması risalet, cihad ve vahiy eğitimidir: Muhammed suresinde; iman, tebliğ ve cihad konuları açıklanmakta (Muhammed, 47/1-11); bu bağlamda peygamberlere iman edip güzel işler yapanların cennete gidecekleri peygambere savaş açıp kötü işler yapanların ise cehenneme atılacakları anlatılmaktadır (Muhammed, 47/12-18). İlgili emir ve tavsiyeler ile konu devam etmektedir (Muhammed, 47/19-38).

 

Sonra gelen Fetih suresi, önceki surenin devamı niteliğindedir: Sure Resûlullah’a fetih müjdesi ile başlar. Bu müjde dar anlamıyla o günkü Mekke’nin fethi ile ilgili olsa da (Fetih, 48/1-10), aslında son peygambere genel anlamıyla bütün yeryüzü fethi müjdelenmektedir. Çünkü Mekke fethedildiği anda o bölgedeki bütün Araplar İslam’ın hakimiyetini kabul edeceklerdi. Sonraki ayetler de İslâm’ın yeryüzü hakimiyetini müjdelemektedir. (Fetih, 48/18- 28) Mekke ve kutsal bölgeye hakim olan güç, Ortadoğuya da hakim olur. Ortadoğuya hakim olan, bütün dünyaya hakim olur. Onun için savaşlar sürekli Ortadoğu merkezli devam etmekte, dış güçler sürekli buraya hakim olmanın mücadelesi ve stratejisini yürütmektedir. Burası âdeta dünyanın merkezidir.

 

Fetih suresinin son ayetinde ise; Hz. Muhammed (a.s.) ve ashabının önemli vasıfları özetlenerek âdeta bize başarının ve fethin formülü verilmektedir (Fetih, 48/29).

 

Sonra gelen Hucurat suresi de bir önceki surenin devamı niteliğindedir. Çünkü burada İslam toplumunun eğitimine ışık tutulmaktadır. Bu eğitimi iki kısımda inceleyebiliriz.

 

a. Allah ve Resûlüne karşı tavsiye edilen davranış biçimleri-âdab (Fetih, 48/1-5),

 

b. Müminlerin birbirlerine karşı davranış biçimleri (Hucurât, 49/6-18).

 

Sonraki Kaf Suresi de bir öncekinin devamı gibidir. Burada da sahabenin ve diğer müminlerin önceki kavimlerin hatalarından ders almaları istenir: İşte Nuh kavmi, Ashab-ı ress (Nebatlılar), Semud ve Ad kavimleri, Firavun güçleri, Lut kavmi, Ashab-ı Eyke (Medyenliler) ve Tübba kavmi… Onların helak sebepleri anlatılır. Âdeta tarihin bir bölümü, bütün/blok halinde gözler önüne serilir (Kâf, 50/12-15). Bunları takiben; ölüm ve diriliş gerçeği, ayrıca şeytanın kandırdığı kişileri ahirette yalnız bırakacağı haberi hatırlatılır. (Kâf, 50/16-36). Sure sonunda Hz. Peygamber’e ve müminlere verilen son mesajlar (sabır, kulluk ve ahiret bilinci) ile sure tamamlanır (Kâf, 50/39-45).

 

c. Bu cüz Zariyat suresinin ilk yarısı ile sona erer. Bu surede diriliş ve ahiret konuları devam eder. Zariyat suresi yemin ile başlar. Yeminle başlayan Mekkî Sûreler bundan sonra sürer, daha sonraki bölümlerde vurgulu ve etkili Mekkî sureler bulunmaktadır.

 

 

ÖRNEK ŞAHSİYET:

 


Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.