Manisa İl Müftülüğü 2022 Ramazan Sayfası-20

1

MANİSA -MEDYA 21.04.2022 00:07:09 4075 0
Manisa İl Müftülüğü 2022 Ramazan Sayfası-20

Manisa İl Müftülüğü 2022 Ramazan Sayfası
Hazırlayan: Sebahattin GÖKSU / İl Vaizi



21.04.2022 Perşembe (20 Ramazan 1443)

Günün Ayeti:


“Ey Âdemoğulları! Her mescid(e gidişiniz)de güzel elbiselerinizi giyin, yiyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü O (Allah) israf edenleri sevmez.”A’râf, 7/31.

Günün Hadisi:

“İnsanoğlu kıyamet günü beş şeyden hesaba çekilmedikçe yerinden kımıldayamayacaktır: Ömrünü nasıl tükettiğinden, gençliğini nasıl yıprattığından, malını nereden kazanıp nerede harcadığından ve öğrendiği bilgilerle nasıl amel ettiğinden.”Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 1.


 Günün Duası: 

“Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve işimizdeki israfımızı (taşkınlığımızı) bağışla…”

Günün Makalesi:

İSRAF VE TÜKETİM KÜLTÜRÜ / Hasan ÖZTÜRK / Soma Uzman Vaizi

            İsraf, sözlükte; aşırı gitmek, haddi aşmak, malı-mülkü saçıp savurmak anlamlarına gelir.
'Malı israf etmek', onu yerli yerinde harcamamak faydasız yere harcamak, gerektiğinden çok
harcamak anlamına geldiği gibi, Allah’ın uygun görmediği yerlere harcamak anlamına da gelir.
İsraf, nimeti küçümsemektir. iktisat ve şükre zıt olup bereketsizliğin de sebebidir. İhtiyacı gidermeyen, güzel olmayan, yararsız, boş yere ve gayri meşru harcamalar, ihtiyacın ötesinde, hakkı olmayanlara nimetlerin aktarılması birer israftır.

Tüketim Toplumu

        Tasarrufun bir erdem sayıldığı 19. asrın aksine günümüzde tüketim öne çıkmaktadır. Çağdaş
kapitalist sistemde aşırı üretim, insanları aşırı tüketime sevk etmektedir Aşırı derecedeki
ambalajlama, pazarlama, reklam ve moda faaliyetleriyle insanlardaki tüketim dürtüleri devamlı
kamçılanmaktadır.

Bolluk Anında Dahi İsraftan Kaçınmak
           Bir defasında Hz. Peygamber Sa’d’a uğradı. Rasûlullah onun abdest alırken suyu aşırı kullandığını görünce şöyle dedi - 'Bu israf nedir'? Sa’d şaşırarak; -'Abdestte de israf olur mu?' dediğinde Hz. Peygamber şöyle cevap verdi; -“Evet, hatta akmakta olan bir nehirde abdest alsan bile”

İsrafı Hazırlayan Sebepler İsrafı hazırlayan sebepler
       İsrafı hazırlayan sebeplerin başında ‘’tüketim arzusu ‘’vardır. Fıtrattaki mala düşkünlük arzunu
frenlenmeye alıştırmadığımız sürece insan kendini israf içinde bulur. İsrafın bir başka sebebi
‘’sosyal çevredir’’. İnsanların birbirlerinden görerek etkileşimleridir. Diğer bir sebep 'reklâm'
unsurudur. Özellikle göze ve kulağa, ya da hem göze hem kulağa hitap eden reklâm araçları,
tüketim ve israf ekonomisinin motorları gibidir. Yaz, kış, sezon sonu, yılbaşı, bayram vs. gibi
kampanyalar… Kredi kartlarının cazip dünyası, vadeli satışlar, düşük faizli tüketici kredisi gibi
tüketimi kolaylaştıran pek çok etken israfa sebep olmaktadır. Eğer bir şey gerekli değilse %90
indirimli de olsa israftır ve pahalıdır.
Bazı İsraf Örnekleri
  • Düğünlerde
Özellikle düğünlerde; nasıl olsa ömürde bir gün veya bir gece anlayışıyla çok büyük israflar
yapılmaktadır. “Çocuğum bir daha mı evlenecek”, “böyle bir günü insan ömründe bir defa yaşar”
gibi ifadelerle kendisine savunma mekanizması hazırlayan kişiler böyle günlerde Allah ve
Rasulünün yasakladığı israfı meşru ve mübah göstermeye çalışmakta ve büyük bir vebali
yüklenmektedirler.
  • Yeme-içmede israf
Varlığımız ve iş yapma gücümüzün devamı için gerekli gıdaları almak insanî olduğu kadar dinî bir
görevdir. İnsan bu görevi yerine getirirken yeteri kadar gıdayı almak mecburiyetindedir. Yüce  Dinimiz, ihtiyacımız olan gıdayı azaltıp iş gücümüzü kaybetmeyi tasvip etmediği gibi, gereğinden
fazla yiyip içmeyi de yasaklamıştır.
  • Ekmek İsrafı
Rasulullah buyurdu ki: “Ekmeğe hürmet ediniz zira ekmek göğün ve yerin bereketidir. Sofradan düşen kırıntıları alıp yiyen kişiyi Allah mağfiret eder”
  • Giyim – Kuşamda İsraf
    Kişilerin giyim- kuşamları malî imkanlarıyla da ilintilidir. Hz. Peygamber varlıklı kimsenin, gurur ve gösterişten uzak kalmak koşuluyla kendisine verilen nimetlerin belirtisini üzerinde hissettirmesinin Allah’ın hoşuna gideceğine işaret etmiştir. Ayrıca huzuruna pejmürde kıyafetle
gelen varlıklı birini şöyle uyarmıştır: “Allah, kulunun üzerinde nimetin görülmesinden hoşnutluk duyar.”
    Üzülerek ifade edelim ki, suni bir olgu olan moda anlayışı, günümüzde insanların israfa yönelmesinde baş etkenlerden birisini teşkil etmektedir. Henüz rengi dahi solmamış, bir iki defa
giyilen elbiselerin düşüncesizce zayi edilmesi, israf dışında hangi kavram ile açıklanabilir?
  • Zaman İsrafı
Rasulullah buyurdu ki; “İki nimet vardır ki insanların çoğu bunların değerinden habersizdirler. Bunlar sağlık ve boş zamandır.”
  • Doğal Kaynakların İsrafı
Yüce Allah, kainattaki her şeyi insanın hizmetine sunmuştur. O, evrendeki hiçbir şeyi boşa
yaratmamıştır. Yaratılan her şey, denge temeline oturtulmuştur. “İnsanların bizzat kendi işledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu ki Allah yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın; belki de, (tuttukları kötü yoldan) dönerler.” Bozulan denge sonucunda da insanlık alemi, başta sağlık olmak üzere çeşitli problemlere muhatap olmaktadır. Kâinattaki dengenin bozulmasında insanların eylemleri önemli yer tutmaktadır.
  • İlaç İsrafı
Türkiye ilaç israfında dünyada 2. sıradadır. Eve giren ilaçların %34’ü daha ambalajı açılmadan israf
olmaktadır. Toplamda ise bu oran %46 civarındadır.
Sonuç olarak yerini bulmayan bir tuğla parçası, yırtılıp atılan bir kâğıt, çöpe atılan bir ekmek
(parçası), hayvanın yemesi gerekirken çevreye atıp saçtığımız meyve kabuğu vs. bir israftır.
Hayvana hayvan muamelesi yapılması gerekirken haddi aşarak, pek çok insana gösterilmeyen ilgiyi
göstermek israftır. Meşrû yollarla elde edilen mal ve servetin harcanması veya tüketiminde de meşru ölçüler çerçevesinde hareket etme zorunluluğu vardır. İsraf, sadece fertlerin değil toplumların çöküşünde de en önde gelen etkenlerden birisidir. Verilen her nimetten sorguya çekilme yaptırımı, israfın önlenmesinde önemli bir etkendir.



Günün Fetvası:  

Öşür ne anlama gelir, dinî dayanağı nedir?
Sözlükte onda bir anlamına gelen öşür, dinî bir kavram olarak, tarım ürünlerinden verilen zekât demektir. Tarım ürünlerinin zekâta tâbi oluşu Kur’an ile sabittir.
Yüce Allah, “Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve rızık olarak yerden size çıkardıklarımızdan infak edin.” (Bakara, 2/267); “Çardaklı ve çardaksız (üzüm) bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit hurmaları, ekinleri, birbirine benzer ve benzemez biçimde zeytin ve narları yaratan O’dur. Her biri meyve verdiği zaman meyvesinden yiyin. Devşirilip toplandığı gün de hakkını (zekât ve sadakasını) verin, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (En›âm, 6/141) buyurmaktadır.
Bu ürünlerin zekâtlarının oranı bizzat Hz. Peygamber (s.a.s.) tarafından belirlenmiştir. Bir hadis-i şerifte, “Yağmur ve nehir sularıyla sulanan toprak mahsullerinde onda bir; kova ile sulananlarda ise yirmide bir öşür gerekir.” (Buhârî, Zekât, 55) buyrulmuştur.



Esma-ü’l-Hüsna:

Bâis; ölüleri dirilten, Peygamber gönderen demektir.Allah Teâlâ, öldükten sonra diriltendir. İnsanlar ölüp toprak olduktan sonra onları diriltecek, kabirlerinden çıkaracak, mahşerde toplayacak, çok ayrıntılı bir şekilde hesaba çekecektir. Allah Teâlâ, aynı zamanda insanlara doğru yolu göstermek üzere Peygamberler gönderendir. Peygamberlere uyanlar kurtulacak, uymayanlar azâbı hak edeceklerdir.

Şehîd: Sözlükte “bir şeyin mahiyetine vâkıf olmak, onu bilmek, sözle ifade etmek” anlamındaki şehâdet kökünden türeyen şehîd “kesin olarak bilen, bildiğini haber verme konusunda güvenilen kimse” demektir. Bu kelime Allah’a nisbet edildiğinde “her şeyi gözetlemiş gibi bilen, hiçbir şey ilminden gizli kalmayan” mânasına gelir. Râgıb el-İsfahânî şehâdeti “iç veya dış duyular yoluyla meydana gelen bilginin ifade edilmesi” diye açıklamakta ve zât-ı ilâhiyye için kullanılan “âlimü’l-gaybi ve’ş-şehâde” nitelemesini “insanların duyularına ve sezişlerine gizli kalan hususları bilen” şeklinde yorumlamaktadır (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “şhd” md.).

Hakk; varlığı gerçek olan, varlığı hiç değişmeden duran; varlığı ve ilâhlığı kesin olan, hükmünün gereğini yerine getiren demektir.Allah Teâlâ, varlığı ve ilâhlığı kesin olan, inkârı mümkün olmayandır. O’nun zâtı yokluğu kabul etmediği gibi bir değişikliği de kabul etmez. Hükmünün gereğini yerine getirendir. Ezelî ve ebedî olandır. Değişmeksizin varlığı devam edendir. Varlığı fiilen gerçek olandır yani sadece zihinde değil, zihnin dışında da var olandır.


Ramazan Sözlüğü:

Temcîd :

Sözlükte “tâzim ve senâ etmek” anlamındaki temcîd minarelerde ezandan ayrı olarak Allah’a yapılan dua, tazarru ve münâcâtlar hakkında kullanılır. Üç aylarda recebin ilk gecesiyle başlayıp ramazanın teravih kılınan ilk gecesine kadar yatsı namazının ardından, ramazanda ise sahurdan sonra müezzinler tarafından halkın iştirakiyle minarede okunurdu. Temcîd sahur vaktinde okunduğundan halk arasında “sahur” mânasına da gelir. Cami ve tekkelerde temcîde çıkmak ve temcîd okuyacak topluluğu yönetmek müezzinlerin ve zâkirlerin önemli görevlerindendi. Mehmed Zihni Efendi, Ni‘met-i İslâm’da temcîdin Sultan Nâsırüddin’in emriyle başladığını ve gecenin son üçte birinde okunduğunu yazar. Nâsırüddin, Memlük Hükümdarı I. Baybars’ın oğlu el-Melikü’s-Saîd Berke Han’dır (1277-1279). Kandil ve Kadir gecelerinde temcîde çıkanların sayısı artar, temcîd okunurken minarenin altında toplanan insanlar okunan temcîd hakkında yorumlar yaparak âdeta bir mûsiki meclisi oluştururlardı. Üç aylarda düzenli biçimde sürdürülen temcîdin üç aylar dışında özel gecelerde okunduğu yerler de vardır.



 

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.