Fetöcülerle mücadelede hükümetin ortak bir anlayışı ve tavrı olmadığı için, kurumların aldığı kararlar arasında da farklar bulunmaktadır. Bu yüzünden herkes mağdur olduğunu ve haksızlığa uğradığını iddia edebilmektedir.
Buna en iyi örnek ise Fetöcü diye işten atılan Manisa’da yaşayan bir Hemşireye, Başbakan Binali Yıldırım tarafından teşekkür mektubu gönderilmesidir. Manisa Celal Bayar Üniversitesi yönetim kurulu “17/25 Aralık 2013 sürecinden önce yapının düzenlediği sohbetlere birkaç kez katıldığı, 2010 yılında örgütün finans kaynağı Bank Asya’dan ev kredisi çektiği ve sosyal çevre bilgisinin yapıyla ilişkisini desteklemesi nedeniyle” 2 Eylül 2016 tarihinde Hemşireyi kamu görevinden çıkarılmasına karar vermiştir.
Fakat bu kişi, 9 Eylül 2016 tarihinde kendisine, Başbakan tarafından bir teşekkür mektubu gönderildiğini belirtmektedir. Fetö terör örgütü üyesi olduğu gerekçesiyle işten atılan Hemşireye Binali YILDIRIM tarafından gönderilen mektupta; “Başbakanlık olarak kadirşinas milletimizin beklentileri doğrultusunda 241 şehidimiz ve 2194 gazimiz bir destek kampanyası düzenlendi. Bu büyük dayanışmaya verdiğiniz destekten dolayı şükranlarımı sunuyorum. Sizlere ülkem ve Milletim adına teşekkür ederim” ifadeleri yer almaktadır.
Darbeci olarak itham edilen birisine teşekkür mektubu gönderilmesini anlamak mümkün değildir. Kendisini tanımadığım için durumu ile ilgili yorum yapmıyorum. Sadece bana gönderdiği bilgi ve belgelere dayanarak söylüyorum.
İşten atılan Hemşire; Eğer Fetöcü ise, Başbakan neden teşekkür mektubu göndermiştir?
Değilse, neden işten çıkarılmıştır? Bu durum çok büyük bir çelişkidir.
CHP’yi darbecilere destek olmakla suçlayanlar, Başbakanın gönderdiği mektuba ne diyecekler merak ediyorum. AKP’nin, Fetö terör örgütünü ülkenin başına nasıl bela ettiği gerçeği herkesçe malumdur.
Yıllarca Fetullah Gülen ve cemaat ile kol kola olan, boy boy resim çektirenler, Amerikaya el öpme gezileri düzenleyenlerin, bu gün düşmanmış gibi davranmaları hiç inandırıcı değildir. Bu nedenle hala dokunulmayan, örgütün siyasi uzantıları görevde olduğu sürece, bu mücadele yarım kalacaktır.
Darbecilikle itham edilenlerin suçlu olup olmadığına karar vermek, idarelerin değil, bağımsız yargının görevidir. Bu yüzden cezaevine konulan, işten atılan, parasına, malına el konulan herkes mağdur olduğunu iddia etmesi doğaldır. Kaldı ki, mağdur olduğunu ifade edenlerin sorununu, Manisa Milletvekili olarak dile getirmek, benim siyasi sorumluluğumdur.
Bizim talebimiz, Hükümet darbe destekçileri ve Fetöcülerle mücadele ederken, daha hassas davranmalı ve kurunun yanında yaşı da yakmamalıdır' dedi.
HABER MERKEZİ