Dünyanın en ileri kalp ameliyatı teknolojisi olarak kabul edilen koroner bypass yöntemi, kalp ameliyatıyla ilgili tüm korkuları ortadan kaldırıyor. Manisa Grandmedical Hastanesi’nde Doç. Dr. Adem Güler tarafından meme altından kapalı yöntemle yapılan bu ameliyatla hastalar 24 saat içinde ayağa kalkıp normal hayatlarına devam edebiliyor. Yöntemin çok güvenli olduğunu ve Türkiye’de birkaç hastanede yapılabildiğini belirten Güler, gelişmiş ülkelerde bu yönteme büyük rağbet olduğunu söyledi.
EN GELİŞMİŞ ÜLKELERDE UYGULANIYOR
Türkiye’de yılda yaklaşık 450 bin kişiye kalp hastalığı teşhisi konuluyor. Kalp ameliyatlarının ‘çok zor’ olduğu algısı nedeniyle birçok kişi operasyona yanaşmıyor. Sonuç olarak her yıl 300 binden fazla insan kalp ve damar hastalıkları nedeniyle hayatını kaybediyor. Gelişen tıp teknolojisi, kalp ameliyatlarını çok daha kolay ve konforlu hale getirdi. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinde uygulanan ve göğüs kemiği kesilmeden kapalı yöntemle meme altından yapılan koroner bypass ameliyatları, Türkiye’deki az sayıda hastanede de yapılabiliyor. Türkiye’nin en önemli kalp ve damar cerrahlarından biri olan Doç. Dr. Adem Güler, Manisa Grandmedical Hastanesi’nde son teknolojik donanıma sahip ameliyathanelerde bu operasyonu başarıyla gerçekleştirdiklerini ve hastalardan çok olumlu geri dönüşler aldıklarını söyledi.
TEDAVİDE ALTIN STANDART
Doç. Dr. Güler’in verdiği bilgiye göre, kalbin tıkanmış damarı sadece iki yöntemle açılabiliyor. Bunlar stent ve balon tedavisini içeren anjiografi ya da koroner bypass ameliyatını içeren cerrahi yöntemler. Anjiografi ve bypass ameliyatı dışında damar açan ilaç ya da bitkisel ürün yok. Koroner bypass ameliyatı bu hastalıkta en uzun süre çözüm sunan tedavi yöntemi. Deyim yerindeyse, ‘tedavide altın standart’. Ancak kalp hastalarının birçoğu önyargılar ve yeni teknolojilerden haberdar olmadıkları için ameliyattan korkuyor. Bu korkunun temelinde ‘iman tahtası’ denen göğüs kemiğinin kesilmesi geliyor. İnsanlar, ‘Açık ameliyat olacağım, yarım insan olacağım’ endişesi taşıyor. Tamamen iyileşseler ve ameliyatın üzerinden yıllar geçse bile psikolojik olarak bu travmayı atlatamayacaklarını düşünüyor.
TÜM KORKULARI ORTADAN KALDIRIYOR
Göğüs kemiği kesilmeden, kapalı yöntemle meme altından yapılan koroner bypass yöntemi tüm korkuları ortadan kaldırıyor. Meme altından yapılan bypass ameliyatı, klasik ameliyata göre her açıdan çok daha avantajlı. Meme altı kapalı yöntemle yapılan bypass ameliyatında hastalar daha az ağrı çekiyor, daha erken ayağa kalkıp yürüyebiliyor, daha erken taburcu oluyorlar. Sağa sola dönmeleri ve yan yatmalarında kısıtlama olmuyor. Klasik yöntemle göğüs kemiği açılarak yapılan ameliyatlarda ise hastalar yaklaşık iki ay yan yatamıyor, iki ay korse takmak zorunda kalıyor, kollarını rahatça kullanamıyor. Bu durum sırt ağrısı, uyku bozukluğu ve konforsuzluğa neden olabiliyor.
HASTALAR 1 HAFTADA İŞİNE DÖNEBİLİYOR
Meme altı kapalı yöntemle yapılan bypass ameliyatı ile bütün bu sorunlar aşılıyor. Hastalar ilk günden itibaren kollarını rahatça kullanabiliyor, çok rahat hareket edebiliyor ve yan yatabiliyorlar. Korse kullanmalarına gerek kalmıyor. Doç. Dr. Adem Güler, “Klasik ameliyat sonrası hastalarımız uzun süre işlerinden uzak kalırlar. Meme altı kapalı bypass olan hastalarımız ise taburcu olduktan bir hafta sonra ofislerine gidebilir ve işlerinin başına dönebilir duruma gelmektedir. Yine bir hafta sonra araç kullanabilirler. Hatta ameliyat sonrası eve kendi araçlarını kullanarak dönebilirler. Sosyal hayata erken karışırlar. Ameliyat sonrası deliryum tarzı psikolojik sorunlar görülmez. Yaşam motivasyonları daha iyi olur, hayata daha sıkı sarılırlar” dedi.
SADECE 6-7 CM’LİK KESİKLE KALP AMELİYATI
Kapalı yöntem koroner bypass ameliyatının 6-7 santimetrelik küçük bir kesi ile sol meme altından kaburgaların arasından girilerek yapıldığını ve sternum kemiğinin kesilmediğini belirten Doç. Dr. Güler, “Meme altı kapalı yöntem bypass ameliyatı ile açık yöntem bypass ameliyatında kalbe uygulanan işlemler aynıdır. Açık ameliyatta bypass yapılan tüm kalp damarlarına, kapalı yöntemle de bypass yapılabilir. Tek fark kalbe ulaşım yeri önden değil yandan meme altından olur” ifadelerini kullandı.
MEME VE KOL ATARDAMARI KULLANILIYOR
Koroner bypass ameliyatında sıklıkla meme atardamarı, kol atardamarı ya da bacak toplardamarı kullanıldığını, meme atardamarının 20 yıldan fazla, kol atardamarının ise 15 yıldan fazla açık kaldığını kaydeden Doç. Dr. Güler, “Biz tüm hastalarımıza bu iki atardamarı mutlaka kullanıyoruz. Eğer bu atardamarlar yeterli gelmez ise en son tercih olarak bacak toplardamarı kullanıyoruz. Özellikle önünde uzun bir ömür olduğu için genç hastalarda meme ve kol atardamarı mutlaka tercih edilmelidir. Uluslararası kalp hastalıkları meslek kuruluşlarının kılavuzları da bu şekilde tavsiye etmektedir” şeklinde konuştu.
DÜNYADAN 17 BİN DOKTOR BU AMELİYATI İZLEDİ
Profesyonel meslek sahiplerinin görüş ve önerilerini dile getirdikleri linkedin isimli internet sayfasında paylaştığı meme altı bypass videosunun uluslararası kalp damar cerrahisi camiasından 17 bin hekim tarafından görüntülendiğine dikkat çeken Güler, videoya birçok yorum yapıldığını ve farklı ülkelerden bazı meslektaşlarının bu tedaviyi öğrenmek için Manisa’ya geleceğini söyledi. Doç. Dr. Güler, şöyle konuştu: “Yurtiçinden meslektaşlarımızın eğitim ziyaretleri devam ediyor. Döndüklerinde bu tedaviyi başarı ile uyguladıklarını görüyoruz. Onur duyuyoruz. Kalp cerrahisi uygulamaları konusunda ülkemizi uluslararası düzeyde üst seviyede tutmaya devam ediyoruz. Ülkemiz adına gururluyuz. Minimal invaziv meme altı kapalı bypass tedavisi gelecekte kalp cerrahisinde altın standart olacaktır. Bu tedavinin gün geçtikçe yaygınlaşmasından çok mutluyum.”
AMELİYATSIZ YÖNTEMLER ÇÖZÜM OLMUYOR
Kalp ameliyatı konusunda toplumun bilinçlendirilmesi gerektiğini de vurgulayan Doç. Dr. Adem Güler, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hastalar açık kalp ameliyatı olmaktan korktukları için ameliyatsız çare peşine düşüyorlar. Stent taktırıyorlar. Ancak stent, bypass gibi uzun süre çare olmuyor. İlaç, bitkisel ürün ve ot peşinde koşuyorlar ancak çare olmuyor. Hayatlarını kaybedebiliyorlar ya da ciddi kalp krizi geçirip kalp yetmezliğine giriyorlar. Çünkü bu tedavinden haberleri yok, duymamışlar, bilgilendirilmemişler. Özellikle kalp hastalarının bu tedavi konusunda bilgilendirilmeleri ve konforlu bir hayat için bu yöntemi uygulamalarını tavsiye ediyoruz.”