Erciyes Üniversitesi Rektör Yardımcısı, Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Murat Borlu, 14 Eylül Atopik Egzama Günü vesilesiyle önemli bilgiler paylaştı ve hastalara el hijyeni konusunda COVID-19 dönemine de özel önerilerde bulundu.
Atopik dermatit (egzama), bebeklik döneminden ileri yaş grubuna kadar herkeste görülebilir. En belirgin özelliği deri kuruluğu ve şiddetli kaşıntıdır. Ailede atopik temelli bir hastalık olması hastalığın temel tanı kriterlerinden biridir. Atopi, insan vücudundaki savunma mekanizmalarındaki bazı dengelerin alerjik yöne doğru ağırlık kazanması sonucu oluşur. Bu durumda atopik dermatit, alerjik nezle, alerjik göz nezlesi ve astım gibi diğer sistemleri de ilgilendiren hastalıklar ortaya çıkabilir. Bunun dışında diğer alerjik deri hastalıkları, kuru deri egzaması, kontakt dermatit, uçuk ve mantar hastalıkları, yün alerjisi gibi birçok hastalığın da zaman zaman atopik dermatite eşlik ettiği görülür.
Atopik egzama farklı yaş gruplarında ve bölgelerde görülür
Atopik egzamanın farklı yaş gruplarında ve bölgelerde görüldüğünü ifade eden Erciyes Üniversitesi Rektör Yardımcısı, Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Murat Borlu şunları söyledi: “İlk bebeklik döneminde bez bölgesinde, daha sonra yüzde, çocukluk döneminden itibaren kol ve bacak iç yüzlerinde belirgin iken daha ileri yaşlarda ise kol ve bacakların dış yüzeyi ve gövdede belirginleştiği görülür. Ayrıca egzama veya kontakt dermatite neden olan deri kuruluğu ve temasa bağlı olarak da değişik yerleşim gösterebilir.”
Kaşıntının sürekli, şiddetli hatta uykudan uyandırıcı özellikte olduğunu da sözlerine ekleyen Prof. Dr. Murat Borlu: “Şiddetli kaşıntı uyku düzensizliğine neden olur. Ayrıca kronik hastalık sosyal izolasyona, strese ve depresyona neden olabilir. Atopik dermatit iş kaybına neden olan önemli deri hastalıklarından biridir ve kronikleştikçe astım başta şiddetli alerjik hastalıkların ortaya çıkışını da kolaylaştırır.”
Hastalığın bulaşma özelliği kesinlikle yoktur
Atopik dermatit tanısı ve tedavisi deri ve zührevi hastalıklar uzmanı tarafından değerlendirilmelidir diyen Prof. Dr. Murat Borlu, şunları söyledi: “Eşlik eden hastalıklar nedeni ile zaman zaman diğer uzmanlarla işbirliği de gerekebilir. Hastalık sadece deri kuruluğundan, hastaneye yatmaya neden olacak kaşıntı ve egzamaya neden olacak bulgulara kadar oldukça geniş bir yelpazede görülür. Hastalığın şiddetine göre tedavi verilir ve buna göre tedavi başarısından söz edilebilir. Günümüzde hastaların büyük kısmı etkin şekilde tedavi edilebilmektedir. Hastanın durumuna göre kısa, uzun veya sürekli tedavi gerekebilir. Hastalığın bulaşma özelliği ise kesinlikle yoktur. Hastalığın tedavisinde ilk aşama, kişinin veya ailenin eğitimi, derinin etkin nemlendirilmesi varsa tetikleyici alerjenlerden uzak durulması veya bariyer yöntemlerle uzaklaştırılmasıdır.”
Atopik egzamada tedavinin ilk aşaması kişi ve ailenin eğitimidir
Atopik dermatit çok erken yaşta başlayabilir. Bulguları bazen bez dermatiti, bazen deri kuruluğu, bazen beyaz kepekli lekeler veya diğer deri hastalıkları ile belli edebilir diye ifade eden Prof. Dr. Murat Borlu: “Bazen hastalık şiddetli olmadığı durumlarda gözden kaçabilir veya diğer hastalıklarla karıştırılabilir. Hastalık kronikleştikçe, kaşıntı, stres, anksiyeteye yol açar. Psikolojik stres ve depresyon hastalığı daha da şiddetli hale getirirken, vücudun savunma mekanizmasında hastalığa neden olan dengesizlik de giderek artar. Bozulan denge de hastalığın şiddetli ve kronik hale gelmesini sağlar. Bu bir kısır döngü oluşturur.” Erken tanı ve tedavi ile bu kısır döngü kırılmaz ise hastalık hem şiddetlenir hem de astım gibi diğer hastalıkların oluşmasına neden olabilir diye uyaran Prof. Dr. Borlu: “Erken yaşta atopik dermatit, daha sonra alerjik nezle, göz nezlesi ve astım oluşmasına da atopik yürüyüş adı verilen mekanizmanın neden olduğu düşünülür. Bu nedenle erken tanı, tedavi ve önlemler son derece önemlidir. Tedavinin ilk aşaması kişi ve ailenin eğitimidir.”
Hastalığın psikososyal etkileri de olduğunu sözlerine ekleyen Prof. Dr. Borlu, “Psikososyal stresin de hastalığı arttırıcı etkileri vardır. Bu nedenle psikososyal destek, stresten uzaklaşma tedavide katkı sağlayıcı unsurlardır. Ancak belirgin bir psikiyatrik hastalık yoksa bu nedenle mutlak bir psikiyatri konsültasyonu ve psikolog ile görüşme zorunlu değildir. Aile ve hekim tarafından bu psikososyal desteğin sağlanması yeterli olabilir” dedi.
Alerjen özelliği belirgin olan eşya ve maddelere dikkat
Prof. Dr. Murat Borlu: “Hastalık alerjik ve savunma mekanizmalarındaki dengesizlik nedeni ile oluşsa da hastaların hepsinde geçerli olan, belirgin alerjenler bulunmayabilir. Ayrıca değişen mekanizmalara ve tetikleyicilere bağlı olarak bu alerjenler de zaman içinde değişebilir. Hastalığın alerjik mekanizmalara dayanmasına bağlı olarak yanlış bir anlayış ile sıklıkla alerji testleri yapılsa da aslında tanı ve tedavi yönlendirmede bu testlerin rolü kısıtlıdır. Gereksiz yapılan testlerin hastaların derilerinin daha duyarlı ve alerjik olmasına sebep olma şansı da vardır. Bununla birlikte alerjen özelliği belirgin olan yün, ev tozu, deriyi kurutucu sabun ve deterjanlardan uzak durmak gerekir.” Hastanın yünlü giysiler yerine pamuklu giyinmesi, yün yatak yorgan ve yastıktan uzaklaşması, odasının sık havalandırılması, odada az halı bulundurulması, sabun ve deterjanların kokusuz renksiz ve yumuşatıcı özellikte olmasına dikkat edilmesi, giysilerin gerekirse saf toz sabunla yıkanmasına dikkat edilmesi faydalı önlemlerdir. Yiyecek alerjisi belirgin olmayabilir ancak potansiyel olarak deniz ürünleri, kabuklu ve tropikal yiyeceklere hastalığı tetikleme açısından dikkat edilmelidir.”
Hijyen önlemleri atopik egzamayı tetikleyebilir
Virüsten korunmak için en önemli tedbirin el yıkmak olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Ancak egzama gibi cilt rahatsızlığı olan kişilerde eller sık sık yıkandıkça kuruma meydana gelebilmektedir.
Covid-19 döneminde sık sık ellerin yıkanması, sık deterjan sabun maruziyeti
+ ve kolonya ile temasın arttırılması atopik dermatiti tetikleyebildiğinin altını çizen Prof. Dr. Murat Borlu: “Bu nedenle derinin bu maddelerle temas eden yerlerinin ve kuru bölgelerinin sık sık nemlendirilmesi, gerekirse temasın azaltılması için bariyer kremlerin kullanılması önerilebilir.”
Atopik dermatit endüstriyel toplumlarda giderek artıyor
Hijyen teorisine göre erken yaşlarda enfeksiyon hastalıkları ile karşılaşmayan bünyelerde alerjik mekanizmaların ağırlık kazanmasına bağlı atopik dermatit (egzama) gibi hastalıkların görülme şansının yükseldiğini vurgulayan Prof. Dr. Borlu: “Ülkemizde de giderek endüstriyel toplum ağırlık kazanmaktadır. Bu nedenle geçmiş yıllara göre atopik dermatit özellikle şiddetli formlarıyla daha sık karşılaştığımız söylenebilir. Erken tanı ile hastaların belirlenmesi, gerekli eğitimlerin verilerek tedbirlerin alınması, tetkiklere ve testlere gerekli durumlarda başvurulması, basamaklı ve algoritmik tedavinin planlanması son derece önemlidir.”