Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’nin başını çektiği 10 büyükelçi hakkında “İstenemeyen kişi” talimatını; uluslararası sözleşmeleri çiğnemeye cüret edenlere, müstemleke valisi rolünden çıkamamış batı nobranlığına haddini bildiren diplomatik bir karar olarak niteleyen Baybatur, ”ABD’yi rahatsız eden, Avrupa’yı rahatsız eden içerideki bir takım kişileri neden rahatsız ediyor anlamak çok güç. Batılı ülkelerin büyükelçileri geri adım attı, küçük elçileri ise frustrasyon yaşıyor” dedi.
ABD’nin başını çektiği 10 büyükelçinin tahliyesini istediği Osman Kavala meselesinde konuyu anlamak için Kavala’nın ilk önce kim olduğuna bakılması gerektiğini ifade eden AK Parti MKYK Üyesi ve Manisa Milletvekili Murat Baybatur, Kavala’nın Gezi provokasyonu soruşturması kapsamında verdiği ifadesinde Gezi olaylarında kullanılan paranın başkanı olduğu Açık Toplum Vakfı üzerinden AB fonlarından ve Alman Frederick Ebert Vakfı'nın temsilcisinden aktarıldığını itiraf ettiğini söyledi. 2017 yılında Büyükada'da yakalanan ajanlardan 6’sının yine bu Açık Toplum Vakfı’nın üyesi olduğunu hatırlatan Baybatur, PKK’ya yakınlığı ile bilinen ve kapatılan İMC TV’de yayınlanan bir programda Kavala’nın, ‘Silahlı militanların, Türkiye’den ayrılmalarının anlamı kalmıyor. Bizim bütün amacımız bu insanların Türkiye’de mücadelelerine devam etmeleri’’ şeklinde yaptığı açıklamanın kendisinin ne kadar karanlık ilişkiler içerisinde olduğunu net bir şekilde ortaya koyduğunu belirtti. Viyana Sözleşmesi 41. Maddesi uyarınca büyükelçilerin görev yaptıkları devletin kanunlarına ve nizamlarına riayet etmekle yükümlü olduğunu, anılan devletin iç işlerine karışamayacaklarının hükme bağlandığını anımsatan Baybatur, “10 büyükelçi kısır günü yapar gibi bir araya gelerek Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne aba altından sopa gösterip hadsiz, fütursuz açıklama yapmaz. Türkiye artık eski Türkiye değil. Türkiye artık ‘Kim ne der?’ değil, ‘Kim ne derse desin!’ diyerek ufkunu çiziyor. 10 ülke büyükelçisi hakkında Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın 'İstenmeyen kişi' ilan edilmeleri talimatı vermesi; uluslararası sözleşmeleri çiğnemeye cüret edenlere, müstemleke valisi rolünden çıkamamış batı nobranlığına haddini bildiren diplomatik bir karardır” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 10 büyükelçinin 'İstenmeyen kişi' ilan edilmeleri talimatı vermesini tarihi bir tepki olarak değerlendiren Baybatur, “Persona non grata” kararının dünyada ikinci “One minute” etkisi yarattığına da dikkat çekti. Türkiye’nin egemenlik haklarını korumak adına Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gösterdiği dik duruş sonrası 10 büyükelçinin Viyana Sözleşmesi’ne bağlılıklarını vurgulayarak geri adım attığına işaret eden Baybatur, ”ABD’yi rahatsız eden, Avrupa’yı rahatsız eden içerideki bir takım kişileri neden rahatsız ediyor anlamak çok güç. Batılı ülkelerin büyükelçileri geri adım attı, küçük elçileri ise frustrasyon yaşıyor” dedi. İyi parti lideri Meral Akşener'in, “En mülayim kuzenim” dediği Kavala için CHP ve İyi Parti’nin ülkelerinin değil, büyükelçilerin yanında saf tutmasını sert bir dille eleştiren Baybatur, “Millet İttifakı’nın bileşenleri büyükelçilerle görüşmeler yapıyorlar. CHP lideri Kılıçdaroğlu 180 derece dış politikayı değiştireceğiz diyor. KHK’lıların tamamını devlet kadrolarına iade edeceğiz, Demirtaş’a özgürlük, Kavala’ya özgürlük istiyor. CHP ve İP’in büyükelçilerden yana saf tutması herkesin safını belli ettiği bir sürece girdiğimizin de önemli bir göstergesidir. Sömürgeci, kapitalist ülkelerin hadsizliği karşısında gösterdiği irade ve duruş ile egemenliğimize ve istiklalimize gölge düşürülmesine izin vermeyen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ediyorum” dedi.