0
CHP Manisa Milletvekili ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Bekir Başevirgen Manisa’nın Turgutlu ilçesinde besicilerle bir araya geldi. 30 yıldır besicilik yaptıklarını söyleyen Hilmi Doğu, Zaim Cangöz, İsmet ve Uğur Barut CHP’li Başevirgen’e “Bedava hizmetkarlık yapıyoruz, sürekli geriye gidiyoruz. Elimizdeki hayvanları koruyabilir, yemlerini de alabilirsek yeter.” Dedi.
“Bir cebimize koyuyorlar ama diğer cebimizden alıyorlar.
CHP’li Başevirgen Turgutlu’da besicilik yapan Hilmi Doğu ve Zaim Cangöz ile bir araya gelerek sorunlarını dinledi. İki üretici de maliyet artışları üzerinden dert yanarak, “Samanın kilosu geçen sene 60 kuruştu. Bugün 1,90’a aldım. Hayvana saman vermek zorundayız. Ya vereceğiz ya da bu işi bırakacağız. Samandan biraz kıstık, hemen hayvanların ayaklarına vurdu, yaralar oluştu. Hayvanlar mutlaka saman istiyor, samansız olmuyor. Bedava hizmetkarlık yapıyoruz, sürekli geriye gidiyoruz. 2020’de 115 hayvan aldım. Bir yıllık yemini de depoya koydum. Bir yıl sonra aynı hayvanı kestim ama yerine 85 tane alabildim. Yeminin de yarısını alabildim. Mevcudu koruyabilirsek ve yemini de alabilirsek şampiyonuz. Böyle devam ederse üretim olmayacak. O zaman da köyden kente göç olacak. İnsanlar yardıma muhtaç hale gelecek. Buğday ithalatı yaptılar, ama sonu yok. Döviz bitti. Artık onu da getiremeyecekler. Cicim ayları bitti. 6,20 liraya Hindistan’dan buğday getireceklerdi. Hindistan buğdayım bana yeter dedi, ihracatı kapattı. Buğday ekim zamanı çiftçiye biraz sübvansiyonlu gübre ve mazot verilseydi inanın biz kendimize yetecek buğdayı üretirdik. Karayolu ile yılbaşından beri 3 kere Ankara’ya gidip geldim. Sivrihisar ve Polatlı’da bir tarla ekili ise iki tarlayı boş gördüm. Gübre, mazot hepsi fırlamış. Sulama da yapılamadığı için verim düşüyor. Sulama yapsak 50 dönümde 5 ton buğday verimi artacak. Ama sulayamıyoruz. Geçen sene 5 bin lira verdiğimiz elektrik faturası bu sene 15 bin lira oldu. Ayda 2 bin lira elektrik parası ödüyoruz. Geçen sene 30 liraya kiraz satıyordum, bu sene 20 lira. Girdi maliyetleri yüzde 300, işçi maliyetleri yüzde 100 arttı ama ürünün fiyatı maliyetinin altında kaldı. 20 lira verilen kirazın toplama maliyeti o kadar. İnsanların alım gücü düştü. Alan da az alıyor. Süte zam yaptılar, aynı gün yeme de zam yapıldı. Bir cebimize koyuyorlar ama diğer cebimizden alıyorlar.” Dedi.
“Üreticiyi yıldırdılar, hem üretiyoruz hem cezalandırılıyoruz”
Besici Hilmi Doğu “1977’ yılından beri bu işi yapıyorum. Dönem dönem çok büyük krizler yaşadık hayvancılıkta. Ama şu anki kriz hepsinden daha kötü. Sattığımızı yerine koyamıyoruz. Şu an 500 kilo hayvanı 30-35 bine satıyoruz, yerine 20-25 bine buzağı alıyoruz. Ülkede üretim yok. Hayvan üretimi yok. Sütü 7,5 lira yaptılar. Neye dayanarak bu fiyatı verdiler bilmiyorum. Devlet isterse sütü 10 lira yapsın. Devlet süt almıyor. Dolayısı ile belirleyici olamaz. Özel sektör belirlenen bu fiyatın altında alım yapıyor. Daha önceden devletin SEK adında kurumu vardı. Piyasadaki sütün yüzde 30-40’ını alıyordu. Piyasayı belirliyordu. Şimdi bu sistemde belirleyici olamaz. Ülkede Et Balık Kurumu kalmadı. Hepsini sattılar. Et Balık Kurumu yok, SEK yok. Bu şartlarda devlet piyasada nasıl belirleyici olacak. Eskiden daha çok hayvanımız vardı. Şimdi her sene giderek azalıyor. 3 yıl önceki çiftçiler gününde DAP gübresi 140 lira diye isyan ediyorduk. Mazot o zaman 6 lira idi. Nasıl olur diye isyan ettim. Bugün DAP gübresi alamıyoruz. Fiyatının kaç lira olduğunu bile kestiremiyoruz. 30 seneden beri hayvancılık yapıyordum, ahırımız hiç kitlenmedi. 2 sene önce kapıya kilit vurdum. Zarar ettik ve hayvancılığı bıraktık. Evvelki sene bir çuval yemi 60 liradan alıyorduk. Karkası 40 liraya satıyorduk. Geçen sene 130 liraya yem aldık. Karkası 39 liraya sattık. Yem fiyatı 2 kattan fazla arttı. Karkası 1 lira aşağı sattık. Bu şekilde zarar ede ede 30 yıllık işletmeyi kapattık. Bu sene de ahırı sattık. Artık çiftçilik yapmayacağım. Her şeyin maliyeti yüzde 300 arttı. Yani biz cezalandırıldık. Hem üretiyoruz, hem cezalandırılıyoruz. Meyvecilik yapıyorum. Bu gidişle onu da bırakacağım. Devlet bize destek değil köstek. Geçen yıl mazot ve gübreye 80 bin lira ödedim. Devletten aldığım destek 5 bin 200 lira. Desteği 1 sene sonra verdi, para eridi. Verse ne olur, vermese ne olur? Sadaka gibi destek veriyorlar. Bizim bu bölgede genelde hayvancılık yapanlar kurbana yönelik besicilik yapar. Çünkü kurbanda biraz daha yüksek fiyat beklentisi olur. Normal besicilik yapıyor olsalar hepsi ahırını kapatır. İthal hayvan, ithal et getirerek üreticiyi yıldırdılar.”
“6 tane hayvan satsam traktörün tekerini alamam, traktörü alsam bile mazotunu koyamam.”
Besici İsmet Barut ise, “35 senedir eşim de dahil ailece bu işi yapıyoruz. İşçi tutsam bu şartlarda onun aylığını karşılayamam. 6 tane hayvan satsam traktörün tekerini alamam, traktörü alsam bile mazotunu koyamam. Geçen sene 30 hayvanım vardı bu sene 25’e düştü. Her sene düşüyor. Çünkü kurtarmıyor. 7 liraya yem alıyoruz, 5,25’e süt satıyoruz. 1987 yılından beri bu işi yapıyorum. Cumhuriyet tarihinde be böyle bir şey ne gördüm ne duydum. 1 kilo süt ile 1,5 kilo yem alıyorduk. Şimdi tam tersine. Bir litre sütle 1 kilo yem alamıyoruz. Bir şişe ilaç 50 liraydı, 200 lira oldu. Geçen sene silajı 40 kuruşa aldım, şimdi 1,30 lira. Nasıl olacak? Süt inekleri kesime gidiyor. Hayvanlara yem almak için, açık kapatmak için dün bir ineğimi kesime gönderdim. Elektrik masrafı 3 kat arttı. Ben emekliyim. Emekli maaşım 2,500 lira. Yılbaşından önce maaşım 1,800 liraydı. Elektrik ve suyumu ödedikten sonra 500 lira bana kalıyordu. Yılbaşından bu yana emekli maaşımla sadece elektrik parasını ödeyebiliyorum. Su parası da cebimden çıkıyor. Ben ne yiyip içeceğim? Seneye hayvan sayısını yarıya düşüreceğim. İşin içinden çıkamıyorum. Eski kazanımlarım eridi bitti. 24 saat işin başındayım. Traş olmaya bile vaktim olmuyor. 67 yaşındayım. Bana yazık günah değil mi? Bu yaştan sonra torunlarla gezmek isterim. “ dedi.
“ Süt fiyatları düşük, destekler geç ödeniyor, kesintilerden elimize bir şey kalmıyor”
Barut, süt fiyatlarının düşük, destek ödemelerinin ise geç yapılmasından yakınarak, “Çiğ süt alım fiyatını 5,70 lira açıklamışlardı. 5 liradan ancak verebiliyorduk. Şimdi 7,5 lira açıkladılar. 7 liradan satsak yine iyi. Desteği 20 kuruşa düşürdüler. Ne zaman ödeyecekleri belli değil. Ocak-Şubat aylarına ait destekleri daha yeni Tarım İl Müdürlüğü’nde askıya çıkardılar. 2021 yılının ikinci dönem buzağı paraları hala ödenmedi. İlk dönemi yatırdılar. 1,300 lira kesinti var. Elime geçen 2,100 lira. Sütün en az 10 lira olması lazım. Yem 7 lira. Ben 1,5 kilo yem alabilmeliyim ki zarar etmeyeyim. Biz fazla para istemiyoruz. Geçinebilelim yeter. Böyle devam ederse en fazla 2 sene sonra çiftliği kapatırım. Eskiden kapasiteyi 80 hayvana kadar çıkarmıştık. Şimdi buzağası ile birlikte 40’ın üstünde.
“Üniversite mezunuyum, istediğim gibi bir hayat yaşayamıyorum.”
Besici İsmet Barut’un üniversite mezunu oğlu Uğur Barut ise, eğitimini aldığı işi yapamadığından baba mesleğine döndüğünü söyleyerek “Üniversite mezunuyum. Elektrik okudum. Okuduğum bölümde emeğimin karşılığını alabilseydim kendi işimi yapmak isterdim. Maalesef ülkenin durumu belli. 27 yaşındayım. İstediğim gibi bir hayat yaşayamıyorum. Böyle bir kurulu düzende her sene yeni bir yatırım yaparak işletmeyi büyütmem ve istihdam sağlamam lazımken, aksine her sene küçülüyoruz. Kendimizi zor çeviriyoruz. Yarın babam burayı kapatıyoruz dese asgari ücrete mahkumum. Bizi buna mecbur bırakıyorlar. Süt fiyatları 10 lira bile olsa yem fiyatları böyle sürekli arttığı sürece hiçbir anlam ifade etmiyor. Biz burada canlı hayvan ile uğraşıyoruz ve bunun riski çok büyük. Bir sabah geliyoruz hayvan ölmüş oluyor. Bu risklerle geleceğe yatırım yapamıyorum. İlerde olacak çocuklarıma gelecek planlarken şimdi evlenmekten korkuyorum. 7,5 lira olarak belirlenen süt fiyatını kimse dikkate almıyor. Mandıracı daha düşük fiyatlara bizden süt alıyor ve devlet bunu denetlemiyor. Zararına mal satıyoruz.” Dedi.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.