Yargıtay’ın vermiş olduğu karara uyularak şirket sahibine verilen 20 yıl ceza yeterli değildir. Faciada kaybedilen 301 can için verilen 20 yıl ceza ne aileleri ne de kamuoyunu rahatlatmıştır.
20 yıl ceza alan şirket sahibi Can Gürkan’ın bu saatten sonra cezaevine girip girmeyeceği de belli değildir. 301 madenci mezara girdi fakat Can Gürkan elini kolunu sallayarak dışarıda dolaşacak. Bu vicdana sığmıyor.
Başından bu yana davayı takip eden bir Milletvekili olarak benim vicdanım bu durumu kabul etmiyor.
Geç gelen adalet, adalet değildir. Yedi yıl sonra verilen ve yeniden Yargıtay süreci ile daha da uzayacak olan bu dava sürecinde yaşananlar, siyasi müdahaleler, heyet değişiklikleri yargıdaki yozlaşmayı açığa çıkarmıştır.
Mahkemeye yapılan siyasi baskılar her zaman gündeme gelmişti. Ve Kamuoyunun büyük tepkisine neden olan taksirle ölüme neden olmaktan 15 yıl ceza verilmişti.
Yargıtay daha önce olası kastla ölüme neden olmak suçundan ceza verilmesini isterken, değiştirilen Yargıtay üyeleri ile suçlamanın niteliği düşürülerek bilinçli taksire dönüşmüştür. Olası kastla ceza verilmiş olsaydı Türkiye’de ilk defa iş cinayetinde ceza verilmiş olacaktı. Yargıtay üyeleri değiştirilerek bu engellendi.
Hala kazanın sorumlularını korumaya çalışıyorlar.
Burada verilen en önemli karar ise TKİ çalışanı iki mühendise verilen 15 yıl hapis cezasıdır. Çünkü bir kazanın meydana geldiği günden beri kamunun, TKİ’nin doğrudan sorumlu olduğunu, ihmalinin olduğunu söylüyoruz.
Bu karar Soma’da Ege Linyitleri İşletmesinde devam eden idari soruşturmayı da etkileyecektir.
Yedi yıl önce yaşanan bu facia 301 madencinin hayatına mal oldu.
Yüzlerce madenci yaralarındı, binlercesi işsiz kaldı.
Yuvalar dağıldı, diğer ocaklarda çalışan işçiler mağdur edildi. Kısaca bu faciadan en büyük zararı Soma gördü. Soma hala bu facianın acısını çekiyor.
