Manisa Kent Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı ve Türkiye Kent Konseyleri Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Karadağ, “Bizim sevdamız Manisa” sloganıyla kent vizyonunu geleceğe taşıyacak projeleri hayata geçirmek için çalıştıklarını söyledi.
Kent konseyinin ortak akıl olduğunu vurgulayan Karadağ, “Kentte yaşayan, kendini kentli hisseden, kentle ilgili firikleri olan herkesin bulunması gereken yer kent konseyidir. Biz 3 Eylül 2019 yılında belediye seçimlerinden 6 ay sonra Manisa Büyükşehir Belediye Başkanımız Cengiz Ergün’ün çağrısıyla genel kurulda yapılan seçimle göreve geldik. 15 kişiden oluşan bir yürütme kurulumuz var. Kamu kurum ve kuruluşlarının, sivil toplum kuruluşlarının, muhtarların gelip oy kullandığı bir genel kurul oldu. Yürütme kurulumuz dolu ve donanımlı bir ekipten oluşuyor. İçinde mimar var, inşaat mühendisi var, ressam var, yazar, çiftçi var. Toplumun her kesiminden kişiler var. İşte ortak akıl orada oluşuyor” dedi.
Kent konseyinin ilk başlarda bilinmediğini ifade eden Karadağ, seçildikten sonra Kent Konseyinin tanıtmaya çalıştıklarını belirterek, “Engelli meclisi, kadın meclisi, muhtarlar meclisi ve gençlik meclisi olmak üzere 4 tane meclis kurduk. 12 tane de çalışma grubu kurduk. Tarımdan tutun kültür sanata, turizmden tutun birçok alanda çalışmalar var. Kent konseyinde gönüllü sayısı 100’ü buldu. Kent konseyi gönüllülük esasına göre bulunduğu şehrine hizmet etmek için çalışır” diye konuştu.
Yerel demokrasinin olduğu her yerde kent konseyinin olması gerektiğini kaydeden Altındağ, belediyenin olduğu her yerde yasalarla belirlendiğini söyledi. Karadağ, “Meclislerimizi ve çalışma gruplarımızı kurduktan sonra projeler üretmeye başladık. Manisa Ekonomisi ve Vizyonu tamamen akademisyenlerden oluşan bir kitaptır. Manisa’ya gelecekler için bir rehber niteliğindedir. Bunun dışında biz Manisa’nın turizm konusunda önünün çok geniş olmasına rağmen çok geride olduğunu görüyoruz.
Manisa olarak, Manisalılar olarak bir karar verilmesi gerektiğini kaydeden Başkan Karadağ, “Biz sanayi şehri miyiz, tarım şehri miyiz, Şehzadeler Şehri miyiz? Bunun tam olarak adının konulması ve üzerine gidilmesi gerekiyor. Bir marka şehir olmak kolay değil. Ama seçeceğiniz bir alanda alt yapınız varsa, tarihiniz varsa onun üzerine gidebilirsiniz. Şehzadeler Şehri diyoruz ama bir tane tarihten kalan sarayımız, benzeri yapılar yok. Turizm vurgusu yapmamız lazım. Geçmişi gün yüzüne çıkarmamız lazım. Ve insanlar Manisa’ya geldiğinde 2-3 gün doya oya gezmesi lazım. Bu anlamda tarih ve kültür konusunda çok yol alınması gerektiğini düşüyorum. Şehzadeler’in yetiştiği Manisa’da Osmanlı mutfağı yok. Bu çok acı bir durum. Onları yemeğe götürebileceğimiz bir yer yok. Manisa Tarzanı’mız var. Ama Tarzan ile ilgili bir hediye alacağımız, götürebileceğimiz yer yok. Sanayimiz sürekli gelişiyor” diye konuştu.
Manisa’da tarım konusunda neredeyse yetişmeyen hiçbir ürünün olmadığının altını çizen Karadağ, “Üzüm Manisa için çok önemli bir üründür. Bursa’ya gittiğinizde İskender Kebabının yanında şıra veriyorlar ama Manisa’da üzümün başkenti dediğimiz şehirde şırayla ilgili bir çalışma yok. Bu gerçekten üzücü bir durum. Engellilerin yaşama katkı ve istihdama katkı sağlayabilmek için engellilerin üreteceği +1 markasıyla bir şıra planımız var. Yine Lokantacılar Odası ile işbirliği yaparak bütün lokantalarda bunların mümkünse servisinin yapılabileceği bir planımız var” diye konuştu.
Fotoğraf turizmine çok büyük önem verdiğini açıklayan Karadağ, “Isparta’da lavanta bahçesi yaptılar. İnsanlar fotoğraf çekilmek için oraya akın ediyor. Ve şehre ciddi anlamda katkısı var. Mesela Kuzey Yarım Küre’nin ilk kirazı bizim Manisa’mızda Sancaklı bölgesinde çıkıyor. Üzümün başkenti diyoruz. Tarım ve fotoğraf turizmini Manisa’mızda geliştirmeliyiz. İstanbul-İzmir otoyolu Manisa’dan geçiyor. Yolcuları buraya getirme gibi düşüncemiz var. İnşallah bunu başarabiliriz. Manisa’nın tanıtımı açısından, ürüne katma değer katma açısından bunu önemli görüyorum” dedi.