Tarih: 16.02.2021 18:58
AFAD'dan yerel ve ulusal basın mensuplarına farkındalık eğitimi
Manisa İl Afet ve Acil Durum Müdürü Güray Karakaya, afet ve acil durumlarda alınması gereken önlemlerden bahsetti.
AFAD olarak 2021 yılında iki projenin hayata geçirildiğini ifade eden Karakaya, projelerden birinin İl Risk Azaltma Programı (İRAP) olduğunu ve bu planın 81 ilde tamamlanması hedeflenen bir plan olduğunu söyledi. İkincisinin ise 2021 yılının Afet Farkındalık Eğitimi olarak kabul edildiğini açıklayan Karakaya, ülkemizin afetlere ve acil durumlara müdahalede ve iyileştirme çalışmalarında önemli aşamalar kat ettiğini vurgulayarak, risk azaltma planlarını gelişmiş ülkeler için vazgeçilmez unsurlar olduğunu kaydetti ve ülke olarak risk azaltma planlarının artırılması gerektiğini belirtti.
Manisa’da 2010-2020 yılları arasında yaşanana afet ve acil durumlardan bahseden Karakaya, bu süre zarfında 441 olayın yaşandığını, 1680 personel ile müdahale ettiklerini fade etti. Karakaya, 449 vatandaşın hayatını kaybettiğini belirterek, 640 vatandaşın sağ olarak, 823 vatandaşın ise yaralı olduğunu vurguladı. Karakaya, “bu 449 sayı içerisinde Soma maden kazası önemli bir yer tutuyor” dedi.
Son 10 yaşanan afet ve acil durumlarda vatandaşların zararlarının giderilmesi için 58 milyon TL para harcandığını dile getiren Karakaya, iyileştirme çalışmaları için de 20 milyon TL’nin harcandığını ve devam eden konutların, iyileştirme çalışmalarının olduğunu bunlar da tamamlandığında afetlerdeki yaraları sarmak için Manisa’da 100 milyon TL’ye yakın bir paranın harcandığını açıkladı.
Manisa AFAD Müdürü Karakaya, olabilecek afetlerin zararlarını azaltabilmek il risk azaltma planlarının hazırlanması gerektiğini söyledi. Planlama süreci kapsamında Manisa’da tüm unsurlar ile bir araya geldiklerini vurgulayan Karakaya, “Gerek sivil toplum kuruluşları, meslek odaları özel kuruluşla, sanayi kuruluşları ve kamu kurumları ile bir araya geldik. Bunlardan bir uzman ekip oluşturduk. Hem geçmişte yaşanmış afetler hem bu uzman ekibin görüşleri doğrultusunda Manisa ilimiz için olası afetleri belirleyip bu afetler üzerinde senaryolar oluşturup afetlerin gerçekleşmesi durumunda ne tür tehlikeler oluşabileceği senaryolarını oluşturup bunları uygulanabilir tedbirler almayı amaçlıyoruz. Sürecimiz başladı. Bu plan 5 adımdan oluşuyor. Biz bu 5 adımın hazırlama sürecindeyiz. Nasip olursa Mart ayı sonunda birinci bölüm yani ilin genel durumunun ortaya konduğu birinci modülünü tamamlamayı düşünüyoruz. Nisan sonu Mayıs gibi de özellikle de bu pandemi koşullarının iyileşmesini bekliyoruz. Çünkü yüz yüze yapmak istiyoruz. Eylül ayı sonuna kadar bu planımızı tamamlayıp daha sonra bu planda ortaya konan faaliyetlerin takip süreci başlayacak. Bu plan 5 yıllık bir plan olacak. 5 yıl içerisinde koyduğumuz hedeflerin ne kadarına ulaştığımızı oturup değerlendireceğiz. Daha sonra yeni bir 5 yıllık plan daha yapıp bu çalışmaları sürekli hale getirerek afetlerden en az etkilenecek dirençli bir şehir oluşturma yönünde ilerlemek istiyoruz” dedi.
Karakaya, Manisa'da 4 bine yakın 'AFAD Gönüllüsü' bulunduğuna işaret ederek, 'Afetlere karşı bilinçli olmak çok önemli. Yapısal unsurlar kadar tedbirli olmak da önemli. Evimizde, iş yerimizde depreme karşı önlemlerimizi almamız lazım. Bu eğitimlerle bilinçli hale gelinmesi için çalışıyoruz. Daha fazla AFAD gönüllüsüne ihtiyacımız var” dedi. Karakaya, Manisa’da 350 civarında toplanma alanının bulunduğunu kaydetti.
Karakaya, Manisa başta olmak üzere ülkemizin deprem kuşağında yer aldığını vurgulayarak, “Gece meydana gelen depremlerde daha çok erkekler hayatını kaybederken, gündüz meydana gelen depremlerde ise kadınlar daha çok ölüyor. Erkekler kaçarken merdiven boşluklarında hayatını kaybediyor, kadınlar ise mutfakta oldukları için. Genel olarak deprem anında erkekler canını düşünürken, kadınlar ise canlarını düşünüyor” diye konuştu.
“Toplumun tamamı kaç şiddetinde deprem olacak diye merak ediyor” diyen Karakaya, “Televizyona uzmanlar çıkıyor. İstanbul depremi kaç büyüklüğünde olacak, İzmir depremi kaç şiddetinde olacak diyor. Ben her zaman şunu söylüyorum. Bizim sormamız gereken soru kaç şiddetinde deprem olacağı değil, biz kaç büyüklüğünde depreme hazırız. Bizler vatandaş olarak kaç mil depreme hazırız. Asıl bunu sormamız lazım. Dolayısıyla toplum olarak bizlerin depreme hazır olması gerekiyor. Bunu ilk adımı bilinçlendirme bunun farkındalığına ulaşmamız gerekiyor. Bu yüzden gerek afet risklerini azaltmak. Afetlerdeki acı tabloları azaltmak adına 2021 yılı Afet Farkındalık Yılı olarak değerlendirilecek. Bu yıl içerisinde yoğun bir şekilde halkımıza afet farkındalık eğitimleri vermeye başlayacağız. Eğitimizin içeriğinde daha önce 2012 yılından itibaren aslında Afet Hazırlık Türkiye projesi kapsamında bu eğitimler verilmeye başlandı. Afete hazır aile, afete hazır okul, afete hazır gençler ve afete hazır iş yeri ayakları vardı. Aslında bu 4 ayak geçtiğimiz 6 yıl içerisinde faaliyete geçti. Fakat bu yıl biraz daha gayretle daha geniş kitlelere ulaşmak adına çalışmalarımızı yoğunlaştıracağız. Bu kapsamda mahalle muhtarlarımızın eğitimlerine başladık. Daha sonra organize sanayi iş yerleri ve halka daha çok inmek istiyoruz. Kamu kuruluşları ya da şirketler üzerinden değil de daha a vatandaşımıza yönelik eğitimler yapmayı planlıyoruz” dedi.
Afet ve acil durumlarda dikkat edilmesi gereken durumlardan bahseden Karakaya, “Afet nedir tehlike nedir risk nedir gibi tanımlar yapılacak. Afet olay değil ortaya çıkan sonuçtur. Her olay her toplumda aynı sonucu doğurmuyor. Bu toplumun gelişmişlik düzeyi ile ilgili. En basit örnek maalesef ilimize 5.5 büyüklüğündeki depremlerde bir çok ağır hasarlı yapılar meydana geldi. Ama 5.5 büyüklüğündeki deprem Japonya da gündeme bile gelmez. Burada olay aynı fakat sonuçların farklı olmasının ana sebebi gelişmişlik düzeyi. Toplumların gelişmişlik düzeyinde toplumu oluşturan bireylerin elinde. Alacağımız tedbirler ile yapacağımız uygulamalar aslında olayların afete dönüşmesini engelleyebiliriz. Ülkemizde genel olarak deprem, meteorolojik afetler son yıllarda ülkemizde de görülmeye başlandı. Aslından dünyada meteorolojik afetler en çok can yakan olaylar. Biz coğrafi konumumuzdan dolayı çok fazla meteorolojik afet yaşamıyorduk ama günümüzde küresel ısınma iklim değişiklikleri artık bu tür afetler de bizler için bir tehlike olmaya başladı. İlimizin tamamı birinci derece deprem bölgesi ege bölgesinde olduğu gibi tamamı. Sel, heyelan, endüstriyel kazalar ilimizde yaşayabileceğiz afetler olarak değerlendirebiliriz. Afet öncesi hazırlıklar, bilgilen, planla ve hazırlan şeklinde üç adımdan oluşuyor. Depremlerde meydana gelen zararların yüzde 90’ı yapısal. Depreme karşı bir önlem almak istiyorsak sağlam yapılar yapmamız gerekiyor. Bunu yaptıktan sonra geri kalanlar bireysel tedbirler ile yapabileceğimiz adımlar oluyor. Toplanma alanlarımız belirlemek, bölge içi, bölge dışı kişileri belirlemek gibi hazırlıkları yapmamız gerekiyor. Afet anında yapılması gerekenleri bilmek çok önemli. Doğru davranış şekilleri. Afetlerdeki yaralanmaların yüzde 50’si deprem anında ne yapacağını bilmemekten kaynaklanıyor. Ölümlerinde yüzde 3’ü deprem anında doğru davranış şekillerini uygulamaktan kaynaklanıyor. Afet sonrası yapılması gerekenleler, afet sonrası ilk 6 saat,72 saat oldukça önemli. Artık büyük afetlerde kamu kuruluşları ya da sivil toplum kuruluşları değil tüm halkın katılması gereken süreçler yaşıyoruz. Gönüllülük oldukça önemli” diye konuştu.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —