Birçoğumuz onlarla ilgili ilk bilgiyi "Rain Man-Yağmur Adam" filminde Dustin Hoffman`ın oynadığı Raymond karakterinden öğrendik. Kimi Raymond gibi matematik dâhisi kimi de müziğe olağanüstü yetenekli bu çocukların savaştığı hastalığın adı otizm. Doğuştan gelişen, beynin ve sinir sisteminin farklı yapısından ya da işleyişinden kaynaklı, nörolojik bir bozukluk olan otizmin nedeni, genetik veya çevresel faktörlere bağlansa da tam olarak bilinmiyor.
Otizmli çocukların kimilerince anlamsız bakışları, yersiz davranışları, basit duyguları var. Zekâ seviyesi düşük, 2–3 sözcükten oluşan cümleler kurabilen, belki size göre ''önemsiz'', belki ''engelli'', belki de insani özellik ve davranışları taşımayan diyebilirsiniz ama bana göre "özel" çocuklar… Koşulsuz sevginin en güzel anlatımını yaşatan aileleriyle "özel" çocuklar…
Tedavisi olmayan bu sorunla boğuşan binlerce çocuğu nasıl bir gelecek bekliyor? İyi haber şu: Erken yaşta uygun bir eğitim alabilenlerin yarısına yakını birkaç yıl içinde bu sorundan büyük ölçüde kurtuluyor. Geri kalanlar da az ya da çok ilerliyor. Kötü haber de şu: Böyle bir eğitimin 3–4 yaştan önce başlaması, haftada en az 40 saat olması ve çok özel yöntemlerle yürütülmesi gerekiyor. Yapılan araştırmalar, böyle bir eğitimin uygulamalı davranış analizine (ABA) dayalı olması gerektiğini de gösteriyor.
Otizimli çocukların eğitimi hangi yaşlarda başlamalı?
Saruhanlı Bircan Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürü ve Özel Eğitim Öğretmeni Serhat Bağcı; 'Araştırmalar göstermiştir ki, beyin gelişiminin en hızlı olduğu diğer bir deyişle bağlantıların en fazla yapılabildiği dönem, yaşamın ilk beş yaşına kadardır. Bu gelişimsel özellik çocukların öğrenme yeteneğini doğrudan etkilemektedir çocuk eğitimcileri, çocuklarda okul öncesi eğitimin yani 3–5 yaş dönemi eğitiminin okul başarısına olumlu etkilerini kanıtlamışlardır. Çocuklar için önemle vurgulanan 3–5 yaş dönemi eğitimi; beyin yapısında yukarıda belirtilen farklılıkları olan ve bundan dolayı özel eğitime ihtiyaç gösteren otistik özellikleri olan çocuklar için daha da önemlidir. Bu nedenle otizmin tanısının 3 yaşından önce konması ve eğitime başlanması, çocuğun öz bakım becerilerini geliştirmesi, toplum içinde yer alması ve eğitimine örgün eğitim sistemi içinde devam etmesinin sağlanması bakımından çok büyük önem taşır. Otizm, yaşam boyu süren bir bozukluktur ve bu nedenle tam olarak iyileşme bugünkü bilgilere göre mümkün değildir. Ancak; bireyin toplumla kaynaşması, aile ve sosyal yaşama uyum sağlaması, okulda kaynaştırma programına katılması, bağımsız yaşam becerilerini geliştirmesi gibi olumlu gelişmelerden söz edilebilir.
Yapılan araştırmalar, özellikleri ve gereksinimleri hangi düzeyde olursa olsun her vakada erken tanı, erken yoğun tedavi ve eğitimin olumlu etkisini kanıtlamıştır. Otistik özellikleri olan çocuklar ve bireylerdeki gelişmeler değerlendirildiğinde, otizmin tanımında yer alan, "sosyal ilişkilerde güçlük", "iletişimde zorluk", "sınırlı ilgi, yineleyici ve rutin davranışlar" alanlarının her birinde eşit düzeyde olumlu gelişmeler gözlenmeyebilir. Birey bir alanda çok hızlı gelişme gösterirken, bir diğer alanda ilerleme göstermeyebilir ya da zaman içerisinde, herhangi bir alandaki gelişme duraklayıp, bir diğer alandaki gelişme hız kazanabilir.'
Otizmin tedavisi özel eğitimle mümkün. Peki, Türkiye'de özel eğitim yeterli mi?
Saruhanlı Bircan Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürü ve Özel Eğitim Öğretmeni Serhat Bağcı; 'Otizmin günümüzde bilinen tek tedavisi, erken tanı ile yoğun, sürekli özel eğitim. Ülkemizdeki uygulamalara gelince diğer tüm özel gereksinimli çocuklarımız gibi otizmli çocukların da kaliteli eğitime erişebilmelerinde önemli eksiklikler var. Yasal yönetsel düzenlemelerin çoğu gelişmiş ülkelerle aynı seviyelerde olmasına rağmen uygulamada önemli açıklar söz konusu.
Burada esas çocukların okula gidebilmeleri ve okul sonrası destek eğitim alabilmeleri. Özel Eğitim Rehabilitasyon Merkezlerinde, otizmli çocuklara ayda 8 saat eğitim veriliyor. Araştırmalar erken çocukluk ve okul öncesi döneminde (özellikle 3-5 yaş arası) en az 30 saat eğitim alınmasını önerir, yoğun destek sunulmasının olumlu sonuçlarını ortaya koyar bu nedenle bu dönemde mutlaka otizmli çocuklar için eğitim saatleri ve desteği arttırılmalı.'
Otizmli birey sayısında son yıllarda artış var. Neden?
Bağcı; 'Bugün her 68 çocuktan biri otizmli riskiyle doğuyor. 2000'li yılların başında bu oran 150 çocukta bir idi. Artışın nedenleri tam olarak bilinemiyor. Çevresel kirlenmenin yarattığı etkiler gibi çeşitli görüşler var. Ancak en güçlü açıklama, otizmin genetik temelli olması. Otizmin görülme sıklığı arttığı için, erken tanılama ve uygun özel eğitim hizmetlerinin sunulması, her zamankinden daha önemli. Şüphesiz bu sadece STK'ların çabalarıyla sağlanamaz. Eğitim, sağlık, istihdam konularında çalışan tüm bakanlıklar ve ilgili tüm kurumlar, önce sorunun varlığını kabul edip sonra koordinasyon içinde çalışmalı.'
Devlet politikası otizmli çocukların eğitimi konusunda yeterli mi?
Saruhanlı Bircan Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürü ve Özel Eğitim Öğretmeni Serhat Bağcı; 'Maalesef değil. Devlet bütüncül bir bakış açısına sahip olmalı ve tanılama öncesinden işe yerleştirmeye kadar eğitim ve destek politikalarını oluşturmalı. Çocuklara zamanında tanı koyabilir, 5 yaşından önce eğitime başlatabilir, davranış analizi temelli uygulamayla eğitim sunulabilirse yüzde 50'sinin hayatını kurtarma şansınız var. Ancak ülkemizde otizmli çocuklar hiçbir önlem alınmadan ya normal sınıflara ya da diğer engelli çocukların gittiği okullara yerleştiriliyor. Bu okullarda görev yapan öğretmenlerin konuya dair ya çok az deneyimleri var ya da hiç yok.'
NAİME SEKİZLER